Psikolojik üstünlük

Maç öncesinde bahis oranları da net bir şekilde gösteriyordu ki, Galatasaray kâğıt üstünde mutlak favoriydi. Sarı kırmızılılar en son ne zaman Trabzon'daki bir maçta bu kadar favori olmuştu ben hatırlamıyorum. Nitekim; başlama vuruşundan, son düdüğe kadar maçın mutlak hakimi sarı kırmızılılardı. Çok eksik bir kadroyla mücadele eden Trabzonspor'da Visca ve Uğurcan gibi isimler de küskün ve isteksiz gibi oynayınca sonuç kaçınılmaz bir hal aldı. Ayakta kalan, rakibe rakip seviyesinde karşılık vermeye çalışan tek isim Mendy idi. Sarı kırmızılarda Barış Alper ile Zaha'nın performansları, Demirbay ile Torreira'nın standart oyunlarıyla birleşince üç farklı öne geçmeye yetti. Okan Hoca orta sahadaki iki ismi Demirbay ile Torreira'yı, Ndombele ve Berkan ile değiştirince doğan bocalama sürecinde, bir kornerde Enes Destan farkı ikiye indirmeyi bildi. Maçın bitimine daha 15 dakika civarı vardı ve bazı Trabzonlular umutlanmıştı. Bordo mavililerin az da olsa yeşeren umudunu o dakikaya kadar sahanın en kötülerinden biri olan Aktürkoğlu'nun muazzam golü bitirdi (ki; maçın kapanış golü de ondan geldi). Fenerbahçe'nin evinde puan kaybettiği günde Trabzon gibi bir deplasmanda böylesine rahat kazanmak, bir süredir gündemde olan "psikolojik üstünlük" konusundan bahsetmek için hayli erken olduğunu ispatladı. Bu lig son haftaya kadar iki şampiyonluk adayının kıyasıya mücadelesine sahne olacak belli ki... İlk kez santrfor oynayan Zaha'nın, Icardi'nin döndüğü maçta attığı gollerle yıldızlaşması çok manidardı. Buruk, bu gelişmeyle -belki- Demiray'ı "on numara", Aktürkoğlu'nu "sağ açık" olarak kullanmayı da deneyebilir. Keza; ezberini her bozduğunda takıma pozitif bir katkı gerçekleşiyor.