Kalbi olan izlemesin

Maç önündeki seremonide İstiklal Marşı söylenirken, şampiyon yaptığı iki takımı yan yana gören kaç Türk teknik direktör var biliyor musunuz; sadece iki... Mustafa Denizli ve Okan Buruk. Galatasaray için bir dönem çok zor geçen Başakşehir maçları son yıllarda güzel hatıralar olarak anımsanıyor. Başakşehir nitelikli oyunculara sahip olmasına rağmen ciddi şekilde tempo sorunu yaşıyor. Galatasaray ise özellikle orta sahada Torreira ve hücum hattındaki avuç içinden sabun gibi kayan oyuncularla çok dinamik bir takım. Sarı-kırmızılar ilk dakikadan itibaren maçın favorisi olmalarının hakkını verdi ve neredeyse hiç zorlanmadı. Hakem Cihan Aydın zannımca iyi bir maç izlememize, iki teknik adamdan daha çok katkı sağlayan bir yönetim sergiledi.


Cimbom son üç maçında rakip fileleri havalandıran Barış Alper'le perdeyi açtı. Genç golcü (bek ya da kanat forveti de diyebiliriz) harika bir takip ve şık bir vuruşla tribünleri ayağa kaldırdı. Futbol kariyerine yeni başlamış, genç bir oyuncu kadar hırslı, hızlı ve enerjik Mertens ile fark ikiye çıktı. Okan hoca yeni iki bekini henüz kullanmaya başlamadı ama elinde o kadar çok joker var ki bu durumu çok da umursadığını sanmıyorum. Aklımda kalan en enteresan şey Çağdaş hocanın beklerini ters kanatlarda kullanmasına, Okan hocanın Barış ve Kerem'in yerlerini değiştirerek tepki göstermesi ve Başakşehir hocasının buna (sanki çok beklenmedik bir aksiyonmuşçasına) cevap vermemesiydi. İkinci yarıda da oyunun hakimi Galatasaray'dı. İlk yarıya göre daha çok keyif almama rağmen iki takım da gol kaydedemedi. Güçlü bir rakip karşısında ortaya konan oyun ve galibiyet şampiyonluk umutlarını perçinledi. Maç sonunda Mertens, Sanchez, Demirbay ve Muslera ailelerinin minik üyeleriyle tribünlerin bütünleşmesi şampiyonluk kutlaması provası gibiydi. Bu sezonu kalbi sağlam olmayan Galatasaraylılar ve Fenerbahçeliler -bence- takip etmemeli.