Olmazsa olmazlar olmadan olmaz

Rüzgar ne yandan eserse essin, mevsim şartları ne olursa olsun, vakit ister gece ister gündüz olsun, eli baltalı adamlar ne yandan gelirse gelsin dimdik, köklü, yerinden kıpırdamayan, kıpırdatılamayan, yaprak döktü gibi gözükse de daha nefis çiçeklerle meyveye duran, budandı gibi gözükse de toprağına daha sıkı tutunan asırlık ağaçlar gibi insanın kalbinde kök salan, zihninde çiçeğe duran, hayatının her alanında kendisinden meyveler devşirdiği, ikram ettiği; değişmez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez, zerre taviz verilemez doğruları, sabit dayanakları, tutunma noktaları yani sâbiteleri vardır. Herkesin yoktur, insan olma iddiasındakiler onları var etmeye çalışır, halifelik sırrının yeryüzündeki gölgeleri gibi dolaşan gerçek insanlar onlarla var olmaya ve her geçen gün insan oluş sırrından nimetler devşirmeye onlarla devam ederler. Sâbitesiz olmaz! Çünkü insan çağa, zamana, şartlara, batıl ve sun'î fikir ve anlayışlara, modern yargılara, ıvır zıvır genel kabullere onlarla meydan okur ve bu suretle kendisi kalır. Soru şudur: Şartlara göre değişen, kıvrak, dönek birisi olup; dışımızdaki değişkenlerin içimize ve içimizde taşıdığımızı iddia ettiğimiz değerlere yön vermesine müsaade mi edeceğiz yoksa inandığımız değerler manzumesinin ve onların gerektirdiklerinin sapasağlam, kavî ve sabit oluşuyla dışımızdaki o ya da bu sebepten olmazsa olmaz gibi gözüken şartları, değişmeye ve bize uymaya mecbur mu edeceğiz Zor olan ikincisi elbette ama kim dedi insan olmanın, insan kalmanın ve insan ölmenin kolay olduğunu! Zora talip olacağız.Birkaç müşahhas misal üzerinden biraz daha açalım mevzuyu. Tecessüs yasaktır! Başkasının hata ve kusurlarını, ayıplarını araştırıp ortaya saçmak Kerim kitabımızca katiyetle yasaklanmıştır. Tecessüsün ve ifşanın neticesinde siyasi rakibimiz oy kaybedecek olsa da, inandığımız değer iktidar olacak olsa da, rakip firma ihaleden çekilmek zorunda kalacak olsa da, aldığımız ihale ile bin tane hayır yapacak olsak da ya-sak-tır! Alın size sâbite. Allah'ın yasakladığı yahut emrettiği hususların ama'sı, fakat'ı olmaz! İnandık diyorsanız bu böyledir. İnanmadıktan ve utanmadıktan sonra sizi tutan yoktur zaten, her şey serbest!Sadece siyasetin ve ticaretin menfaat elde edilen argümanı olarak değil, cemaat içi iktidar savaşlarının kullanışlı malzemesi olarak ta tecessüs yasaktır. Hatta en çok o zaman yasaktır! Allah'ın nehyettiği bir işi yaparak neler yapılabilir bilmem ama asla yapılamayacak olan şey bellidir: Allah'ın dinine bu yolla hizmet edilmez!Adalet emredilmiştir. Sadece devletin ve hakimlerin ilgi sahasına hasredilmemiş, her insana kendi kalbinin tasfiye ve tezyininden başlayarak çevresine ve maiyetine adil olma mesuliyeti yüklenmiştir. Adil kimseler; kendisi ve yakınları menfaat elde edeceği zaman değil, inandıklarını iddia ettikleri değerler fayda göreceği zaman değil; kendilerinin, yakınlarının ve inandıklarının zararına dahi olsa adalet neyi gerektiriyorsa onunla muamele ederler. Düşmanım, sevmediğim, yahut rakibim bu işten fayda sağlayacak mı diye bir sorusu yoktur adaletin. Neticeye bakmaz yargısını verirken adalet, sebepten hareket eder.