İnsan neden yorulur

Yeni Şafak Serdar Tuncer - İnsan neden yorulurİnsanı insan yorar en çok, iş değil!Sözü anlamaz insan ve yorar insanı. Anlatırsın, anlıyormuş gibi dinler, hatta anlattığın konuyu senden iyi biliyormuş gibi dinler, bildiğim bir şeyi bana niçin anlatıyor diyen ukala bakışlarla dinler, iki soru sorsa anlayacaktır ama yanlış bir soru sorarım da anlamadığım anlaşılır endişesiyle bir soru bile sormadan dinler; aynı meselede, aynı yerden, aynı şekilde, aynı hatayı onuncu kez yapar ve anlamadığı senin tarafından bir kez daha anlaşılır ama onun mazereti vardır, bahanesi vardır, söyleyecek bir ton sözü vardır, açıklaması vardır, bir tek anlamamışım itirafı yoktur, yorulursun!İnsanı en çok insan yorar, iş değil!Meramını anlatamaz insan ve yorar insanı. Kendini ve derdini ifade edecek cümleleri kurabilecek kabiliyeti yoktur, diploması vardır ama konuştuğu lisana zerre kadar vukûfiyeti yoktur, kendi menfaati söz konusu olan yerde başkasına karşı insafı ve adaleti yoktur, durduğun yere çıkacak çapı yoktur, bu yokluğun kendisindeki varlığına dair bir fikri yoktur; baktın olmuyor, sen bin bir çabayla inersin oraya anlamaya çalışır, dinlersin, o rahatlasın ve anlatabilsin diye sen de bir iki saçmalarsın ama oraların acemisisindir, komik duruma düşersin, anlamaya çalışıyorum derken anlaşılmaya muhtaç hale gelirsin, yorulursun.İnsanı iş değil, en çok insan yorar!Meşgul olduğu işi biliyorum zanneder insan ve yorar insanı. Bin defa gidip geldiğin yola daha üçüncü kez çıkmadan sana yolculuk hikayeleri anlatmaya başlar; 'sen gündüz gittin hep bunun bir de gecesi var' diyecek olursun duymaz bile, 'kışın bu yol çetrefildir sen yaza kanma' dersin ben kışın doğmuşum diye mukabele eder, 'sen hep üç kişiyle gittin aman dikkat et on kişiyle giderken mevzu başkalaşır' dersin kendisine güvenmediğini zannedip sitem eder, 'dokuz yüz otuz üçüncü gidişimde bir kestirme yol görmüştüm' dersin ben ilk gidişimde oradan gittim zaten diye sırıtır; bir işi adam gibi analiz edip hakkını vermek için onlarca ayrı parametreyi, onlarca farklı durumda onlarca başka açılardan değerlendirmen gerektiğini bilir, bildiğinin ötesinde bir şeylerin de olduğunu sezdiğin için biliyorum diyemez susarsın, ama o bir tek yerden bakar, iki açıyı gözünün önüne getirir, meselenin bildiğinden ibaret olduğuna vehmeder hep; en sonunda yağmurlu bir gece vakti, onbeş kişiyi bindirdiği arabayı uzun yoldan giderken perte çıkarır; sen o mahcup olmasın diye demiştim bile diyemezsin ama onu lastiğe, kasise, arabaya, 'sevgili kendisi'nden başka her bir sebebe verip veriştirirken görünce yorulursun.İnsanı iş değil, insan yorar en çok!Neyi nasıl yapması gerektiğini bilmediği için yorar insanı insan. Koordine etmeyi, insan yetiştirmeyi, ekip kurmayı, organizasyon yapmayı, verimli çalışmayı, neyi neye nasıl öncelemesi gerektiğini bilmediği için yapılması çok da gerekli olmayan bir saatlik işi üç güne yayar, bu arada mutlaka yapılması gereken onlarca iş bir köşede birikir; aklı karışır, ayağı dolaşır, gecesi gündüzüne girer, doğru çalışmayla on işe bir gün yetecekken işi yanlış yapışıyla bir işi on günde yapamaz, yorulur; işin neticesini beklemekten, iki güne bir o işi ona hatırlatmaktan, ne oldu diye geriye dönüp bakmaktan ileriye bakamaz hale gelirsin, kafanda başkasının