Skleroderma: Sessiz ve sinsi bir yolculuk
Sevgili Hürriyet okurları... Bugünkü köşe konuğum Ufuk Üniversitesi Dr. Rıdvan Ege Hastanesi Romatoloji Uzmanı Doç. Dr. Aslıhan Avanoğlu Güler. Konumuz ise skleroderma hastalığı oldu. Kendisi bu konuda önemli bilgiler vererek uyarılarda bulundu...
Her yıl 29 Haziran dünya genelinde Skleroderma Günü olarak anılıyor. Hatta haziran ayı bu nadir ama ciddi hastalığa dikkat çekmek amacıyla Skleroderma Farkındalık Ayı olarak kabul edilmekte. Tarihin bu şekilde belirlenmesinde, skleroderma hastalığı nedeniyle yaşamını yitiren ve eserlerinde hastalığın izlerine rastlanan ünlü ressam Paul Klee'ye ithafen bir anlam da saklı.
Aslıhan Avanoğlu Güler
KESİN NEDENİ HÂLÂ BİLİNMEMEKTE
Skleroderma, tıpta "sistemik skleroz" olarak bilinen, bağ dokusunu etkileyen kronik ve otoimmün bir hastalıktır. Hastalığın kesin nedeni hâlâ bilinmemekle birlikte, genetik yatkınlık ve çevresel bazı etkenlerin (bazı enfeksiyonlar, kimyasal maddelere maruz kalma gibi) hastalığın ortaya çıkmasında rol oynadığı düşünülüyor. Bağışıklık sisteminin kendi dokularına saldırmasıyla başlayan bu süreç; damar hasarları, iltihaplanma ve anormal kolajen birikimiyle sonuçlanıyor. Bu da zamanla dokularda kalınlaşma ve sertleşmeye yol açıyor.
Haberin DevamıERKEN TANI BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR
Hastalığın en sık görülen belirtilerinden biri, ciltte sertleşme ve gerginliktir. Ancak skleroderma sadece cildi değil; akciğer, kalp, böbrek gibi hayati organları da etkileyebilir. Parmak uçlarında soğukla ortaya çıkan morarma ve beyazlaşma (Raynaud fenomeni), iyileşmeyen yaralar, eklem ağrıları, yutma güçlüğü, reflü, nefes darlığı gibi şikâyetler hastalığın diğer önemli sinyalleridir. Sistemik sklerozun seyri her hastada farklı olabilir. Bu nedenle erken tanı büyük önem taşır. Ne yazık ki hastalığı tamamen ortadan kaldıran bir tedavi henüz yok. Ancak uygun tedavi yaklaşımları sayesinde hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilir, komplikasyonlar kontrol altına alınabilir ve yaşam kalitesi önemli ölçüde artırılabilir. Skleroderma, sessizce ilerleyen ama doğru zamanda fark edilirse yönetilebilen bir hastalıktır. Bu nedenle hem hekimlerin hem de toplumun farkındalığı hayati önemdedir.