Devlet aklı devreye girmeli!

Türkiye'nin Osmanlı'dan günümüze taşıdığı birçok sorunu var ve bu sorunlarımızı derinleştirmeden çözme konusunda ise maalesef ciddi zaaflarımız var. Balkan Savaşları öncesi havayı okuyamadığımız için Osmanlı asıl anayurdunu kaybetti, hayalperest idarecilerinin sınır tanımaz muhterislikleri de bizi kazanılamayacak bir savaşa sokarak elde kalan son toprak parçalarımızın işgaline sebep oldu.

Anasır İslamiyenin bağımsızlığı için başlatılan Milli Mücadele sonrası Cumhuriyet'i kuran kadrolar ise gözleri önünde yaşanan felaketler nedeniyle bölünme ve parçalanma korkusunu hiçbir zaman aşamadı. Onlar aşamadığı gibi bu korku "Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur" düsturu ile gelecek nesillerin de iliklerine kadar işletildi. Dahası iç düşmanlar yaratmakta da hiç geri kalmadık.

Okul yıllarımı düşünüyorum da, aldığımız eğitim nedeniyle tüm dünyanın bize düşman olduğuna samimiyetle inanıyordum. Dünyanın okullarda anlatıldığı gibi olmadığını bugün biliyorum ama hala öyle sanan milyonlar var.

İngiltere'de başbakanlık ve dışişleri bakanlığı yapmış olan Lord Palmerston (1784-1865) "İngiltere'nin ebedi dost ve düşmanları yoktur, değişmez çıkarları vardır" diyerek devletlerin işleyişi ile ilgili acımasız ama gerçekçi bir tespit yapar. Bunu sadece emperyalizmin ruhu olarak anlamak bir yanılsamadan ibarettir. Benzer bir haksızlık Makyavel için de yapılır. Makyavel'in Prens'te ortaya koyduğu düsturlar Makyavel'in ürettiği şeyler değil tarihsel birikimin ona gösterdikleri idi.

Maalesef insanlık toplu yaşama geçtiği günden beri çoğu kez bu düsturlar ile hareket ediyor. Buna rağmen insanlık, kanunlardan diplomasiye, ahlaki değerlerden dini değerlere pek çok aracı insanlığın yıkıcılığını törpülemek ve azaltmak için ürettiğini ise çoğu kez unutuyoruz.

Devlet aklı dediğimiz şey de aslında problem çözme yöntemlerinden biri. Devletler bazı sorunları çözerken tepeden kararlar vermek zorundadır, çünkü bazı sorunların çözümü genel bir tartışmayı kaldırmaz.

Bugün, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli'nin başlatmış olduğu yeni açılım sürecinin kıymeti tam da burada ortaya çıkmaktadır. Türkiye tarihinin son 40 yılına kanla yazılan ama çok daha uzun bir geçmişe sahip bir süreci sona erdirme çabasına işaret etmektedir. Bu çabanın çeşitli sebeplerle yeterince sahiplenilememiş olmasına çok da şaşırmamak gerek çünkü bu ortamı gene bizler hazırladık.

Bu nedenle bazı sorunların çözümünde devlet aklı ön plana çıkmalı ve siyasete yön vermelidir. Ak Parti uzun yıllardır iktidar olsa da bugün Türkiye'nin fay hatlarını oluşturan sorunların çözümünde MHP ve CHP'nin de rol alması bir zaruret.

Kürt sorunu çözülecekse bunda MHP ve de CHP'nin de rol alması kaçınılmaz bir durum. Keza benzer bir durum Alevilik içinde söz konusu. Birincisinde MHP ne denli etkin bir güçse ikincisinde de Ak Parti etkin bir güç.

Bu iki meselenin de halli Türkiye için çok önemli. Bu iki kritik eşiğin aşılması Türkiye'nin bugüne kadar boşa harcadığı enerjinin başka alanlarda daha verimli kullanılmasına zemin hazırlayacaktır.