Burs işleri nasıl olmalı!

Türkiye'de bazı çarklar maalesef hep yanlış dönüyor. Geçenlerde bir arkadaşın paylaşımı bana bu çarpıklığı bir kere daha hatırlattı. Bir üniversitemizin Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüne kayıt yaptıran, ailesi Moskova'da yaşayan bir Rus vatandaşı öğrenci oradaki bir arkadaştan yardım istemiş, o arkadaş da önceki deneyimlerinden yola çıkarak Rusya Büyükelçiliği ile temasa geçerek bu öğrenci için burs talep etmiş. Gelen cevap ilginç "Rusya'da çok daha rahat okuyabileceği ve kendini çok daha fazla geliştirebileceği dünya çapında Türkoloji Enstitülerimiz var. Bu nedenle talebeniz uygun görülmemiştir…"

Malum üniversitelere yerleştirmeler geçen haftalarda tamamlandı ve tüm ülke genelinde öğrencilerin barınma ve burs telaşı da beraberinde başladı. Derece yapanların büyük kısmı zaten hem istedikleri bölümlere yerleşti hem de hatırı sayılır burslara ulaşabildi.

Peki, ya diğerleri

Çevremde sınava giren yüzlerce öğrenci var ve burada ya da çok yakındaki üniversitelere gidebilecekken neredeyse %80'i çok uzak şehirleri tercih etti.

Hukuk, tıp, mühendislik gibi bazı dallarda büyük şehirleri ve gözde okulları tercih etmek mantıklı ancak pek çok lisans ve lisansüstü program için buna gerek var mı Koskoca bir soru işareti. Üstelik bu tercihlerde İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa, Eskişehir, Adana gibi öğrenci şehirleri başı çekmiyor. Öğrenciler rasgele bir şehri tercih edebiliyor.

Sonrası mı Kalacak yer ve geçim derdi ama aileden uzaklaşmak çoğu çocuğumuzun tek gayesi. Aileler de çocuklarının bu tercihlerine ses çıkaramıyor çoğu kez. Onlar da "Biz elimizden geleni yaptık" diyebilmek için en ücra köşelere bile çocuklarını gönderip, dişlerinden tırnaklarından arttırdıkları ile çocuklarına yıllarca finansörlük yapmaya devam ediyor.

Çevremiz onlarca bu şekilde okumuş ama halk tabiri ile bir baltaya sap olamamış, bu nedenle de bitirdiği alanla ilgisiz işlerde çalışan insanlarla dolu. Bugün liseden ya da terk olup hayatın cenderesinde erkenden pişen ve bir mesleğin ucundan tutanlar uzak illerde okuyup zaman öldürenlerden çok daha iyi paralar kazanabiliyor.

Bir zamanlar ev ekonomisi diye bir dersimiz vardı ve ev içindeki pek çok iş bu derslerde öğretilirdi. Dolayısıyla o nesil evdeki elektrik prizini değiştirebilir hatta elektrikli aletlerin basit arızalarını bile onarabilirdi. Okuma yazma bilmeyen annem fırın, çamaşır makinesi tamir ederdi mesela. Şimdi priz değiştirmek ya da basit bir arızayı gidermek için çağırdığımızda servis ücreti kafadan 1000-1500 TL'den başlıyor. Sadece bakmak için ve çoğu arıza da herkesin yapabileceği seviyede oluyor.

Bunların bursla ne alakası var.

Ülkemizin neredeyse tüm ilçelerine kadar her yere üniversiteler açılmışken, burnunun dibindeki üniversiteye gitmek yerine uzaklara giden öğrencilere Rusya gibi davranmak gerekiyor aslında.

Sırf özgürlük adına oralara kadar giden öğrenciyi finanse etmek devletin görevi değil. Ailenin de bu çarpıklığa izin vermemesi lazım ama veriyor.

Bir de Türkiye'de her şeyde olduğu gibi burslarda da sıkıntı var. Bursların büyük bir kısmı karşılıksız veriliyor. Kişi ve vakıfların -eğer kendi kaynakları ile veriliyorsa- burslarının karşılıksız olması ya da olmaması beni ilgilendirmiyor ama devletin bursları karşılıksız olmamalı. Çünkü bu paralar hiç okul yüzü görmemiş insanlardan da alınıyor. Başarı odaklı olmalı, hizmet odaklı olmalı. Devlet ya nakdi ya da hizmet olarak bu bursların karşılığını bir gün almalı ama ben biliyorum ki devletimiz yurt dışına gönderdiği pek çok öğrenci ya da hoca için istihdam yaratıp da onlardan hizmet bile almamakta hatta çoğu zaman "ne yaptınız" deme zahmetinde bile bulunmamakta.