Suriye milli güçlerinin büyük mücadelesi

Büyük Suriye Devrimi gibi bir adın dilimize yerleşip yerleşmeyeceğini herhalde zaman gösterecek. Büyük Suriye Devrimi, Pınar'dan çıkmış "Büyük Suriye İsyanı" kitabını hatırlatıyor. Michael Provence bu kitapta 1925 olaylarını anlatır. Çok değerli bir kitaptır. O zaman Sultan el-Atraş liderliğinde Fransız manda yönetimine karşı büyük bir mücadele verilmişti. Aynı zaman diliminde İngilizler Filistin manda yönetiminde İsrail'i kurmaya çalışıyordu.

Fransızlar Sultan el-Atraş liderliğindeki isyanı bastırdı. Suriye etnik ve dinî temelde ayrıştırılmak istendi. Yapılacak kısa bir araştırma ile Fransa'nın ayrıştırmaya yönelik harita taslaklarına ulaşmak mümkündür. Fransızlar 1920'den itibaren hâkimiyet kurmaya başladıkları Suriye'de, hemen hemen her alanda geleneksel yapıyı ters yüz etmek istediler. Bunun bir sonucu olarak II. Dünya Savaşından sonra Fransa'nın fiilî hâkimiyetine son verilse de Suriye'de millî bir yönetim tesis edilemedi. 2011'de başlayan büyük karmaşa da azınlık grupların millî bir yönetim anlayışına geçit vermek istememelerinden kaynaklandı. Etnik ve dinî temelde ayrışma isteği çok güçlüydü. Bu, Fransa'nın kurduğu yapının ne kadar güçlü olduğunu gösterir. Bu sebeple Büyük Suriye Devrimi ifadesi bir taraftan Büyük Suriye İsyanını hatırlatırken diğer taraftan da Ahmet Şara yönetiminde meydana gelen değişimlere atıf yapar.

8 Aralık 2024'te ortaya çıkan yeni durumu bütün yönleriyle görebilmek için herhalde orta ve uzun vadeli sonuçlara bakacağız. Bu devrim ile kalıcı yapıların ortaya çıkıp çıkmayacağını zaman gösterecek. Buna rağmen daha şimdiden şunun işine yaradı, bunun işine yaradı gibi anlık değerlendirmeler haddinden fazladır. Bunların hiçbir değeri yoktur. Ne yazık ki bu türden anlık değerlendirmeler farklı niyetleri de yansıtmaktadır. 8 Aralık'ta ortaya çıkan yeni duruma karşı en yıkıcı anlık tepki İsrail'den geldi. İsrail daha devrim günlerinde Suriye'yi havadan vurmaya başladı. İsrail'in tarihî Filistin topraklarında İngiliz manda yönetimi tarafından otuz yıllık bir dönemde kurulduğunu söyledik. İlginç olan İsrail'in, yeni Suriye yönetimine karşı harekete geçmesidir. Hatırlanacağı gibi Mark Sykes ve François Georges-Picot da İngiltere ve Fransa'nın temsilcileriydi. Bu iki devlet Osmanlı sonrası dönemi şekillendirmiştir.

Türkiye kaçınılmaz olarak Suriye'nin yanındadır. Haddizatında 8 Aralık'ta meydana gelen büyük hadise Sykes-Picot düzenini temelinden sarstı. Bu, coğrafyamız açısından çok büyük bir kazanımdır. Bu açıdan devrim ifadesini yabana atmamak gerekir. 2011'den itibaren emperyalizmin güdümünde şekillenmiş FETÖ ve PKK dâhil bütün vekil güçler Suriye devrimini engellemek için sahadaydı. FETÖ'nün 2014 MİT Tırları baskını büyük bir organizasyondu. Bu organizasyonda yer alan kişiler ve yapılar tam olarak ifşa edilmedi. Hepsi birlikte Türkiye'yi Suriye'de hareketsiz kılmak için ne gerekiyorsa yaptılar. Çünkü Sykes-Picot düzeninin devamını istiyorlardı. Bu sebeple İngiltere'nin İsrail'i her açıdan desteklemesi anlamlıdır. Anglosaksonların göz korkutucu desteğiyle İsrail, İngiltere tarafından kurulan uluslararası sistemi ayakları altına alıp çiğniyor. Fakat Türkiye ve yeni Suriye yönetiminin birlikte kurmaya çalıştıkları yapıya ciddî bir zarar veremedikleri de ortadadır.