Ölüm silahı açlık İngiltere ve ABD'nin eseridir

Gazze'de yaşanan ve neredeyse Filistinlilerin tamamını ölüme doğru sürükleyen açlığın tek sorumlusu İngiltere ve ABD'dir. Artık dünya bu hakikate göre konum belirlemek zorundadır. Gazzelilerin yaşadığı kıyamet sahnelerine bakıldığında yeryüzünün her bir köşesinde de haklı olarak Siyonistlere karşı güçlü bir öfkenin biriktiğini görebiliyoruz fakat hadiselerin bu aşamaya gelmesinde İngiltere ve ABD'nin rolünü görmezden gelemeyiz. Şimdiye kadar bu rol maalesef daima belirsizleştirildi ve onların da Yahudi sermayesine boyun eğmek zorunda kaldıkları yönünde bir izlenim oluştu. Bu algıya rağmen İngiltere ve ABD'nin Almaya ile birlikte İsrail'in bütün kirli işlerini bilerek organize ettikleri ve sorumluk üstelendikleri ortaya çıkıyor. Bu ülkelerin yönlendirmesiyle açlık, her gün yüzlerce insanı pençesine alıp ölüme sürüklerken Keir Starmer, Donald Trump ve Friedrich Merz vatanları için savaşan insanları teslim olmadıkları için suçlamayı tercih ediyor. Bağnazca bir yaklaşımla aynı cümleleri tekrar ediyorlar. Aç bırakarak öldürmeyi stratejinin bir parçası olarak gördükleri çok açıktır. Bu sebeple artık bütün dünyanın gözlerini özellikle İngiltere ve ABD'ye çevirmesi gerekir.

Anglosaksonlar İsrail'le ilişkilerini özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra farklı bağlamlara taşıdılar. Onlar Siyonist Yahudilerle birlikte direnişi kırmak için amaçlarına uygun bir şekilde Filistinlileri kategorileştirdiler. Böylelikle oldukça işe yarar bir ortam oluşturdular. Antisemitizm kavramını Müslümanlarla ilişkilendirerek Filistinlilerin haklı davasını dinî bir bağlama yerleştirdiler. Bu amaçla Hacı Emin el-Hüseynî'nin Hittlerle anlaşarak onu Avrupa'da yaşayan Yahudilere karşı yönlendirdiği dahi ortaya atıldı. Hâlbuki İngiliz kolonizatörler 1920'den itibaren Filistin'in tarihî topraklarında Siyonist Yahudi koloni teşkilatlarıyla birlikte yeni bir koloniyi inşa etmeye başlamıştı. Siyonist Yahudi koloni teşkilatlarının kahir ekseriyetinin merkezi ABD'deydi. Bu teşkilatlar Amerika derin devletiyle daima temas hâlindeydi. Anglosaksonlar Doğu Akdeniz'de yeni ve kalıcı bir koloni kurmak istiyordu. Bu, kuşkusuz çok kapsamlı bir işti. Siyonizm de bu kapsamlı projenin en temel ideolojisiydi. Çok fazla göz ardı edilmiştir fakat bu ideoloji de İngiltere ve ABD kaynaklıdır.

Siyonizm ideolojisini kapsamlı bir şekilde analiz edebilmek için Yahudi ilahiyatına başvurmak nafile bir iştir. Yahudi ilahiyatı Siyonizm'in kaynaklarından biridir ve tali bir kaynaktır. Kolonyal bir ideoloji olarak Siyonizm'i bütün yönleriyle ortaya çıkarabilmek için İngiltere ve ABD tarihine bakmak gerekir. Daha çok kısa bir zaman öncesine kadar ABD'nin koloniler dönemini İngiltere sömürgesi olarak gösterenler vardı. Hâlbuki ABD kolonileri İngiltere ile birlikte Avrupa ülkelerinden gelen koloniciler tarafından iskân edilmişti. Asıl yerleşimci koloniciler bunlardı ve Batı'ya doğru acımasızca yayılıyorlardı. Güney Amerika'nın kolonizasyonundan farklı olarak İngiliz kolonyalizmi yerlilerin yaşamasına asla izin vermemiştir. Nüfusun yerlilerle karışmasına katiyetle müsaade etmediler. Bizde ABD tarihi denilince ne yazık ki bu yerleşimci kolonicilerin yayılması akla gelmez. İngiliz kolonizatörlerinin kolonilerde kendilerine hayran kitlesi yaratmakta usta olduklarına dair bir mit vardır. Bu mit algılar üzerine inşa edilmiştir. İngilizlerin Kuzey Amerika, Yeni Zelanda ve Avustralya'da kendilerine hayran bıraktıkları bir kitle kalmamıştır. Çünkü geride kimseyi bırakmadılar. Onların çok önemli bir kısmını da bugün Siyonist İsraillilerin yaptığı gibi aç bırakarak öldürdüler. O zaman da Siyonizm gibi ideolojileri vardı. Bugünün Siyonist İsrail'i İngiltere kolonyalizm tarihinin 20. ve 21. yüzyıla yansımasından ibarettir. İngiltere ve ABD'nin Yahudi sermayesine boyun eğdiğini düşünenler derin bir yanılgı içindedir. Filistin'in tarihî topraklarında yerleşimci kolonyalist yayılmacılığın amacına ulaşması için bir ölüm silahı olarak kullanılan açlık, İngiltere ve ABD'nin eseridir. Söz konusu olan dolaylı bir etkileşim değildir.