Katar'da Hamas müzakere heyetine yapılan saldırının ardından İsrail Cumhurbaşkanı Herzog soluğu İngiltere'de aldı. İngiltere İşçi Partisi hükûmeti Herzog'u kabul etmekle aslında iki yıldır devam eden soykırımla ilgili tavrını da göstermiş oldu. Fakat burada asıl üzerinde durulması gerekli olan Katar saldırısından sonra Herzog'un İngiltere'ye gitmeyi tercih etmesidir. İngiltere, Herzog'la görüşmeyi ne gizledi ne de gürültülü törenle duyurdu. Böylelikle her ne olursa olsun İngiltere İsrail'in yanında yer alacağını göstermiş oldu. İsrail, ne yaparsa yapsın İngiltere onun arkasındadır.
İngiltere İşçi Partisi'nin İsrail'e desteğini sıradan bir parti liderinin marjinal tavrı olarak görmemek gerekir. Çok üzerinde durulmuyor ama Almanya gibi İngiltere de devlet aklının gereği olarak İsrail'in yanındadır. Geriye bunun yorumu kalıyor. Çünkü İngiltere devlet aklı veya derin aklı herhalde İngiltere kraliyet ailesini dışarıda bırakmaz. Bugünkü İşçi Partisi hükûmeti İngiltere kraliyeti ile uyumlu bir politika takip etmektedir. Bizi şaşırtması gereken ise İngiltere'nin İsrail'le iç içe geçmişliğinin basınımızda çok az yer bulmasıdır. İngiltere'nin aktif tutumu adeta sessiz bir şekilde karşılandı. Bu hakikatten şaşırtıcı bir durumdur. İngiltere soykırım suçunun tam merkezinde yeni operasyonlar yapıyor ama bizde birileri ısrarla Türkiye'yi suçlamaya devam ediyor. Bu, çok ilginç bir durumdur ve izah edilmeye muhtaçtır.
Katar'ın vurulmasından hemen sonra Herzog'un İngiltere'ye gitmesini komplo teorilerine gerek duymadan yorumlamalıyız. Katar, ABD ile yüklü miktarda bir yatırım anlaşmasına imza attı. Trump, Suudi Arabistan ve BAE ile benzer bir anlaşma yapmıştı. Türkiye'de çoğunluk İsrail'in ABD'yi ele geçirdiğine ve ABD'ye hükmettiğine inanır. Almanya ve İngiltere için de benzer ifadelerle karşılaşırız. Aslında Holokost utancı ve Avrupa'nın Yahudilere borcu gibi ifadeler Yahudiler ve İsrail'le ilgili bir düşünceye derinlik kazandırır. Bunların yanıltıcı ifadeler olduğunu ne yazık ki yaşayarak görüyoruz. İngiltere istedi ve İsrail Katar'da Hamas temsilcilerini vurdu. Bu olayda İngiltere'nin İsrail'e hava desteği de biliniyor. Olayın anlaşılması için daha fazla bir şey yapmalarına gerek yok. İngiltere, Almanya ve ABD arasında alışık olmadığımız bir gerilim var ve bu gittikçe şiddetleniyor. İsrail, şimdilik, İngiltere adına hareket ediyor. Netanyahu'nun ve Siyonist Yahudilerin ısrarla Almanya'yı Holokost suçundan kurtarmaya çalışması çok önemli bir hadisedir. Bilindiği gibi Netanyahu ve Siyonist Yahudiler Hitler'i temize çıkarmak için Yahudi soykırımından Hacı Emin el-Hüseynî'nin sorumlu olduğunu söylemeye çalışırlar. Hacı Emin el-Hüseynî araçsallaştırılmıştır. İsrail açıkça Almanya, İngiltere ve ABD arasında gidip gelmektedir. Bu da genel olarak Yahudilerin sorunudur.
İngiltere soykırıma bulaşmış İsrail'li bütün temsilcileri İngiltere'de ağırlamaktan çekinmiyor. Bunun basit bir destek ifadesi olduğunu düşünmemek gerekir. İsrailli emekli Genelkurmay Başkanı Herzl Halevi bunlardan biriydi. İsrail Hava Kuvvetleri Komutanı Tomer Bar'ın İngiltere'yi ziyaret etmesi için özel dokunulmazlık verildiği de İngiltere tarafından kabul edildi. Tomer Bar, Gazze'yi yerle bir eden, on binlerce Filistinlinin ölümüne yol açan hava saldırılarından sorumlu komutandır. Bar'ın İngiltere'ye seyahat edebilmesi için kendisine özel görev sertifikası verildi ve bu sertifika onu savaş suçları dolayısıyla tutuklanmaktan kurtardı. Siyonist İsrail'in savaş suçlarından sorumlu başka kişilerin de İngiltere tarafından korunduğu biliniyor. İngiltere sessiz ve kararlı bir şekilde İsrail'in karşısında yer alan bütün ülkelere ve insanlığa meydan okuyor. Buna ilaveten İsrail'in soykırımını durdurmak için yapılan bütün eylemleri terörizm kategorisine dâhil ediyor. İngiltere'yle ilgili bu fotoğraf Türk aydının zihnindeki Batı algısı ile uyuşmuyor. Belki de bu sebeple hadiseleri kavramakta zorlanıyorlar.