Siyonist İsraillilerin Filistinli çocuklara düşmanlığı öteden beri bilinmektedir. Bu düşmanlık son dönemde tekrar görünürlük kazanmaya başladı. Aslında Siyonistlerin çocuklara yönelik düşmanlığı hiçbir zaman kesilmedi fakat Gazze'ye yönelik kolonyal soykırımın başlamasıyla bu düşmanlık dehşet verici boyutlara ulaştı. Tespit edilen toplam ölü sayısı yetmiş binlere dayandı. Ne yazık ki ölenlerin on sekiz bine yakını çocuklar. Bu sayı Siyonist İsrail'in çocukları öldürmek için özel gayret gösterdiğini gösteriyor. Hind Recep, ölen Gazzeli çocukların sembolü hâline geldi. Ne hazindir ki altı yaşındaki Hind Recep yakınlarıyla birlikte sığınacak bir yer ararken vurulmuştu. Arabadakiler öldükten sonra Hind Recep, Filistin Kızılay'ını arayarak yardım istemişti. Siyonist İsrailliler, Hind Recep'in yaşadığını bildikleri hâlde arabayı kurşun yağmuruna tuttu. Bugün dünyanın farklı bölgelerinde Hind Recep'in içinde vurulduğu arabanın maketlerine yer veriliyor. Hind Recep adlı film hadiseyi dünya gündemine getirdi. Arabaya yüzlerce kurşun isabet etmişti. İsrailliler arabada Hind Recep'i yakın mesafeden ateş ederek öldürdü. Adlî tıp raporlarına göre birçok çocuk Hind Recep gibi yakın mesafeden ateş edilerek öldürüldü. Çoğu Filistinli çocuk belirli bir açıdan kafasından kurşunlanarak öldürülmüş.
Gazze'de bu kadar çocuğun kasten öldürülmesi bakımından Siyonistler istisna değildir. Bu düşmanlığın ne anlama geldiğini ortaya çıkarabilmek için de Avrupa milletlerinin kolonyalizm tarihine bakmak gerekir. Siyonizm de kolonyal bir ideolojidir ve bu yeni ideolojiyi Yahudilerden önce İngiliz ve Amerikalılar benimsemişlerdi. Bugün gözümüzün önünde cereyan eden hadiseler dinî bir düşmanlığın sonucu değildir. İsrail'in yayılmacı kolonyalizmini dinî bir çatışma olarak gördüğümüzde kullandığımız kavramlar farklılaşacaktır. Üstelik Siyonistler ve Batılı elitler İsrail'in yayılmacı saldırganlığını dinî bir bağlama oturtmak istemişlerdir. Meşrulaştırma kavramını da sınırlı bir çerçevede kullanmak gerekir. Hind Recep gibi küçük çocukların öldürülmesini ne din ne de herhangi bir ideoloji meşru hâle getirebilir. İsrail, tıpkı Anglosaksonların Kuzey Amerika, Avustralya ve Yeni Zelanda'da yaptığı gibi sistemli bir şekilde kolonize etmek istedikleri toprakların asıl sahiplerini yok ediyor. 7 Ekim 2023'ten önce Britanya Kolombiya'sının yerli çocuklarının asimilasyonu amacıyla kurulmuş okulun bahçesinde çocuk mezarları bulunmuştu. Avrupalı ya da Anglosaksonlar gibi olmayanları, çocuk dahi olsalar, ortadan kaldırmak istedikleri anlaşılıyor. Gazze'de ve Filistin'in tarihî topraklarında da benzer adımlar atıyorlar. Siyonist İsrailliler bunu Batı medeniyetinin yayılması için yaptıklarını açıkça beyan etti ve İngiltere, ABD, Almanya da aynı amaçla onları destekledi. Çünkü çocukların büyüdükçe Avrupalılar gibi olmayacaklarını düşünüyorlar.
7 Ekim 2023'ten sonra çok daha açık bir şekilde Filistin'de yapılanların İngiltere, ABD ve Almanya'nın eseri olduğunu ifade etmeye çalıştım. Ne yazık ki Türkiye'de bu meseleler belirli bir kavramsal çerçeveden yoksun olarak gündeme geliyordu. Hâlbuki iki ayrı fikir birbiri üzerine gelerek zihin dünyamızı şekillendiriyordu. II. Dünya Savaşı'ndan çok daha önce Batı medeniyetine ve Batılı milletlere yüklediğimiz anlam düşünce dünyamızı etkiledi. Medeni Avrupa kavramı entelektüel mirasımızın temel taşlarındandı. 1950'lerden sonra medenî Avrupa algısına Yahudilerin yaşama hakkı eklendi. Filistin meselesini Arap-İsrail savaşı olarak tanımlamakta bir sakınca görmedik. Avrupalıların Yahudilere borçlu olduğu yönündeki saplantılı ifadeler sorgulanmadan kabul edildi. Hâlâ Siyonizm'i Yahudilikten hareketle tanımlayanlar var. Arz-ı mev'ud gibi kavramlar hâlâ dolaşımdadır. Ne yazık ki bu yöndeki ifadeler İngiltere, Amerika ve Almanya gibi devletlerin amaçlarını gözlerden uzaklaştırıyor. Böylelikle yeni bir mücadele biçimin koşulları da oluşmuyor. Hâlbuki sorunun temelinde bu ülkelerin elitleri yer almaktadır. Tony Blair gibi İngiltere tarihinde çok önemli roller üstlenmiş ve "koloniler bakanlığı"nı hatırlatan simaların yeniden gündeme gelmesi sıradan bir hadise değildir. Bu şahsın Irak'ta öldürülen yüz binlerce çocuğun asıl katili olması oldukça önemlidir. Blair koloni valisi olmak istiyor. Gerçekliğin farklı bir bağlamda görülmesi için adam daha ne yapsın.