Filistinliler Anglosakson istisnailiği algısını yere çaldı

Siyonizm'in Doğu Akdeniz'de ve daha özel olarak tarihî Filistin topraklarında kök salması için Yahudi göçmenlerin yerleştikleri yerde toprakla uğraşmasına özel bir önem atfedilmişti. Bunun için Yahudi göçmenlerin çiftçilik yapması tasarlanmıştı. Zaten Filistin'in kolonizasyonu amacıyla kurulan Siyonist dernekler, Yahudi yerleşimcilerin tarımsal projelerine destek sağlamaya hevesliydiler. Bunun en önemli sebeplerinden biri yerleşimcilerde toprağa ait olma hissinin kuvvetlenmesini istemeleriydi. 1930'larda propaganda çalışmalarını toprakla kurulan ilişki üzerine bina etmeleri de aynı hissin yaygınlaştırılmasını istemelerindendi. Anglosakson kolonyalizmin alamet-i farikasını da kolonize edilen topraklarla kurulan ilişkide aramak gerekir. Daron Acemoğlu gibi Avrupa'nın istisnailiği fikrinden hareket eden araştırmacıların en önemli yanılgısı da kurulan bu ilişkiyi görmezden gelmeleridir. Bu tip araştırmacılar Latin Amerika ve Kuzey Amerika arasındaki farkları, kapsayıcılık gibi anlamı belirsiz ve dışlayıcı kavramlarla izah etmişlerdir. Yönetim biçimlerini temel alan bu tarz yaklaşımlar artık açıklayıcı bir model olmaktan çıkmıştır. Zira Anglosakson kolonyalizmi, kolonize edilen topraklarda yerli unsurları kapsamayı değil, onların toprak üzerindeki varlıklarını temizlemeyi öncelemiştir. Daron Acemoğlu vb. araştırmacıların başarılı buldukları sistemin temeli ne yazık ki etnik temizliktir. Anglosakson yerleşimciler Kuzey Amerika yerlilerinden yerel tarımın inceliklerini öğrendikten sonra onları kolonize etmek istedikleri topraklardan temizlemeye başladılar. Kuzey Amerika yerlilerinin toprakla kurdukları sahici ilişkiyi bir tehdit olarak gördüler. Onları "sömürme" yolundan gitmediler. Düşman oldukları durum yerlilerin toprakla kurduğu sahici ilişkilerdi.

Siyonist Yahudilerin Filistin'e ve Filistinlilere karşı tutumunu da toprak üzerinden ele almak gerekir. Filistin'in kolonileştirilmesi projelerine devasa finansal kaynak ayıran kolonizasyon dernekleri, Yahudi yerleşimcilerin Filistin'e kök salmasını kolaylaştırmak için tarımsal projelere öncelik verdi. Filistin topraklarında kurulmak istenen yeni koloninin pazarlama stratejilerini de tarımsal başarı üzerine oturttular. Onlara göre bir mucize yaşanıyordu. Bu, Filistinlilerin toprakla kurdukları sahici ilişkilerin karşısına Yahudi yerleşimcilerin toprakla kurdukları ilişkiyi çıkarmak istemelerinden kaynaklanmıştır. Filistinlileri Filistin'den temizlemek, sürmek ve mağlup etmek için başvurdukları bir yöntemdi.

Siyonistlerin toprağa kök salma hayallerine ne kadar ulaştıkları sorusunu farklı açılardan ele almak gerekir. Bunları ayrıca değerlendirebiliriz fakat Filistinlileri etnik temizliğe tabi tutma siyasetinin köksüzlük endişesinden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Bugün İsrail'de yaşayan Filistinlilerden dahi korktuklarını anlıyoruz. İsrail vatandaşı Arapların gelecekte Yahudi nüfusunu sayısal olarak geçeceği üzerine yapılan tahminler bu korkuyu yansıtmaktadır. Aynı korku Kuzey Amerika'yı kolonize eden Anglosaksonlar için de geçerliydi. Onlar da yerlilerden korkuyordu. On üç koloni İngiliz imparatorluğunun eseriydi. İngiliz imparatorluğu kesintisiz bir Avrupalı göçünü Amerika yerlileri aleyhine organize ettiği için koloniler etnik temizlik yoluyla genişledi. Siyah derili olanlara göreceli olarak müsamaha göstermelerinin sebebini de toprakla kurulan ilişkide aramak gerekir. Siyah derililer de Kuzey Amerika'nın yerlisi değildi. İngiltere ve ABD hemen hemen aynı şekilde farklı Avrupa ülkelerinde yaşayan Yahudi nüfusunu İsrail'e taşıdı. Bu yeni kolonide de Filistinlileri topraktan arındırmak istediler.