Filistin topraklarını istimlak eden Siyonist yerleşimciler kimlerdir

Batı Şeria, Filistin'in işgal altındaki topraklarının bir bölümünü oluşturur. 1967'de Siyonist İsrail tarafından işgal edildi. Tarihin karanlık tarafları bir gün mutlaka aydınlatılıyor ve gizli kalan yönler açığa çıkıyor. Batı Şeria'nın işgal edilmesiyle ilgili karanlıkta kalan yönler de mutlaka aydınlatılacaktır. Böylelikle hem gizli kalan yönler açığa çıkar hem de önemi fark edilmemiş hadiseler üzerinde durmak mümkün olur. Hem Batı Şeria'nın işgalinden önceki hadiseler hem de bu işgalden sonraki gelişmeler ayrı ayrı ortaya çıkarılmayı bekliyor. Ilan Pappe'nin "İsrail Hakkında On Mit" kitabında gösterdiği gibi yirminci yüzyılın ikinci yarısında bir "İsrail mucizesi" icat edilmişti ve zaman içinde bu mucizenin (!) birtakım mitlerden ibaret olduğu anlaşıldı. Karanlıkta kalan yönlerin ortaya çıkarılması tam da bu türden mitlerin üzerine gitmekle mümkün olacaktır. Pappe bu on miti tek tek sıralıyor ve bunların gerçekliğini sorguluyor. Örneğin Filistin'in boş bir ülke olduğu ve Siyonizm'in kolonyal bir ideoloji olmadığı iddiaları bu mitlerdendir. Pappe mitleri ayrı ayrı tahlil etmiştir. İsrail hakkında oluşturulan mitlerin temel amacı Filistin'in medeni bir ülke hâline getirildiği yönünde bir algı oluşturmaktı. Pappe, kitabını Batı dünyasına hitap edeceğini bilerek hazırlamış.

Filistin'le ilgili hakikatleri karanlığa gömmeyi başardıklarını kabul etmek durumundayız. Bizde bile ABD liberalizminin çok güçlü bir rüzgâra dönüştüğü 1990'lı yıllarda Filistinlilerin insanlıktan çıkarılmış hâli üzerinde neredeyse bir mutabakat oluşmak üzereydi. Filistinliler vatanlarını savunuyordu fakat sağ muhafazakârlar tarafından şiddet yanlısı olmakla suçlanıyordu. Hatta muhafazakâr dindarlar da onları dinî açıdan yargılamaya başlamışlardı. O yıllarda Filistin'i bir fikir olarak benimsemenin bedeli vardı. Sonraki dönemleri saymaya bile gerek yok. Zaman içinde Filistin'le ilgili en önemli ayrıntılar genelleyici kavramların altında kaybolup gitti. İsrail'in çölü yeşerttiğine dair propagandalar daha eskidir. Ne yazık ki Siyonist propagandanın bize yansıyan tarafları üzerine bir çalışma yapılmadı. Böyle bir konuyu çalışmak isteyenlerin İsrail'in nasıl algılandığını çok iyi tespit etmesi gerekir. Kişisel olarak Filistin'le ilgili çalışmalarımda belirli kavramlar üzerinde durmak zorunda kaldım. Çünkü kavramların, gerçekliği doğru bir şekilde göstermesi şarttır. Eğer kavramlarda sorun varsa gerçeklikle aramızdaki perde gittikçe koyulaşacaktır.

Bugün Filistin'le ilgili en önemli kavramlardan birinin yerleşimcilik olduğunu anlıyoruz. Yerleşimcilik ve yerleşimciler bizim aşina olduğumuz bir durum ve insan türü değildir. Bu türün ortalama tipini tanıyabilmek için Batı Şeria'da yaşanan olaylara çok iyi bakmak zorundayız. Herkesin bildiği gibi Batı Şeria'nın ilhakına giden süreçte en önemli rolü üstlenenler yerleşimcilerdir. Bunlar Siyonizm ideolojisine bağnazca bağlıdırlar. Batı medeniyeti ve bağnazlık kavramlarını yan yana kullanmaya alışık olmadığımızı biliyorum. Fakat onlar gerçekten bağnazdır. Yerleşimciler devlet dışı aktörler olarak bütün kanunî yaptırımlardan uzak tutulurlar. Her gün bu yerleşimcilerin Batı Şeria'da işlediği cinayetlerin yeni bir örneğini haber alıyoruz. Batı Şeria'nın Siyonist yerleşimcileri en son Avde Hadalin'i öldürdüler. Avde, Oscar 2025 ödüllü "No Other Land" adlı belgeselin yapımında çalışmış Filistinli bir aktivistti. Yinon Levi adlı Siyonist yerleşimci tarafından tabancayla vurularak öldürüldü. Avde, işgal altındaki Batı Şeria'da bir Yahudi yerleşimci tarafından öldürülme anını kendi çektiği videoyla belgeledi. Hadalin'in yapabileceği başka hiçbir şeyin kalmadığını anlıyoruz. Yinon Levi'nin bir yerleşimci olarak işlediği cinayetlerden sorumlu tutulmamasını ancak yerleşimcilik olgusuyla açıklayabiliriz.