Selcan Taşçı

Yeniçağ

''Ağır hasarlı binamıza az hasarlı raporu verdiler''

Tarihinin son 20 yılı kesintisiz olarak kamplara, kutuplara, mahallelere bölünerek geçmiş, fertleri birbirinden koparılmakla kalmayıp birbirine düşmanlaştırılmış bir milletin, her şeye rağmen, özünde nasıl hâlâ böyle "bir" olduğuna, günler, gecelerdir sergilenen orantısız iyiliğe, dayanışmaya, beraberliğe, özveriye bakıp da gururlanırken, bir anda

Gidiyor gitmekte olan!..

Depremzedelere; ki onlardan bazıları günlerce enkazın altında kaldılar Bazıları enkaz başında günler-gecelerce aç ve susuz nöbet tuttular Değil çadır, değil konteyner, değil battaniye, değil mont, ayakkabı yoktu kiminin ayağında, yalın ayak koşturdular o buz gibi taşın toprağın arasında. Kurtulabilmek için kolunun, bacağının kesilmesi için feryat e

Bir metrekaresini satmayın!

Depremin olduğu an itibarıyla yazdığımız, konuştuğumuz, duyurmak için çırpındığımız her şey (Tek benim değil, iktidar açısından en büyük afet anında dahi 'öteki' varsayılan, 'millet' mefhumu içinde eşitlenemeyen her bir vatandaşının bu ülkenin..), bir (1) insan daha fazla kurtulsun, bir (1) insan daha az üşüsün, bir (1) çocuk daha tok uyusun; uyuya

Siz mümkünse hiç ders almasanız mı acaba!

Kahramanmaraş merkezli ikinci büyük depremi yaşamamıştık henüz. 6 Şubat 2023, sabah saatleriydi. Devlet adına yapılan "en resmî" (Malum, başımıza kendi elimizle musallat ettiğimiz yönetim modelinde, resmî açıklamaların ömrü en resmîsi yapılana kadar) açıklamada şöyle dendi: -Biz deprem gerçeğiyle yaşamak durumunda olan bir ülkeyiz. -Yaşanan bu afet

''El koyma hakkı''na başvuran amir var mı

Aynı gün içinde iki büyük deprem felaketi yaşadık. Yıkıldık; ve evet büyük, ağır, telafisi imkansız, tedavisi güç, travmatik yıkıldık. Üzerinden iki hafta geçti; hâlâ enkazın altından çıkmayı başaramadık; neredeki yarayı teşhis etmek, sarmak, sarmalayabilmek. Bugünden 15 gün öncesine dönüp de, gün gün "Biz ne yaşadık" diye düşününce; keder, hiddet

O yurda da depremzede yerleştirdiniz mi

Yangında ilk kurtarılacak olanlar öncelik sırasına göre renklendirilen etiketlerle işaretlenir ya; Önce illa ki canlılar Sonra, idari dokümanlar, dosyalar, kayıtlar, patlayıcı-parlayıcı maddeler vesair Sonra, maruz kalmış kurum için hayati olanlardan başlayarak cihazlar En son da masadır, sandalyedir; kuru mobilyalar Ülkeye bakınca bir de tersinde

Kanı donuklar

Tarihçilerimizin ışık tuttuğu şecere araştırmalarına göre şüpheye mahal bir durumum yok. Ancak Mevzubahis "bozukluk"tan kasıt nedir, bu nasıl tespit edilir, devleti arıyor-soruyor olmak bu nevi bir tespitteşhis için yeter veri midir bilmediğimden, kanım bozuk mu, hiçbir fikrim yok. Ama donuk. Ve her kanı donuk gibi hayretler içindeyim. Herhangi bi

Tek yol ''siyasi ayağa'' dokunmak

Hikayeyi bilmeyeniniz yoktur herhalde; Gözleri görmeyen altı arkadaş ormanda dolaşırken bir file rastlarlar. Körlerden biri filin kulağına dokunur ve "Bu bir yelpaze" der. Diğeri gövdesine dokunur ve itiraz eder: - Ne yelpazesi Bu bir duvar! Filin kuyruğuna dokunan kör için, yollarına çıkan yalnızca bir "halat"tır. Bacağına dokunan kör için ise bir

Baykal'ın kıymeti

Resmen sonlanmış olsa da fiilen bitirebilmenin mümkün olmadığı yas günlerinde kafa yorulacak mevzu değil; farkındayım. Amma velakin, tarihin bir köşeciğine not düşmüş olmak için yazdım. Son yıllarda çok tartıştığımız "kader planı" bu nevi bir şey olsa gerek; vefatı bundan 10 gün önceye denk gelmiş olsaydı; bütün haber bültenleri, haber kuşaklarını

Doğrudan etkilenmeyen yok

Önceki gece saat 04 suları Apartmanda olağan dışı bir hareketlilik Kapı dürbününden baktım, kat kat sarınmış birkaç kadın, kucaklarında aynı şekilde kat kat sarınmış çocuklar, ellerinde çöp poşeti gibi torbalara rastgele doldurulmuş kıyafetler var. Basamakları çıkamıyor, artık neredeyse sürünüyorlar. Görümcem fırladı; kollarına girip o çıkardı, mis