İncecik bir beden için 10 altın kural

Beslenmenizde uygulayacağınız 10 altın kural sizi fit ve incecik bir bedene kavuşturabilir... Yeter ki, bu kurallar günlük hayatınızda yer etsin ve alışkanlık haline gelsin İncecik bir bedene sahip olmak aslında hiçbir zaman hayal değil. Metabolizmanızı iyi tanımak, yaşa göre günlük besin ihtiyaçlarınızı iyi anlamak ve düzenli kardiyovasküler aktiviteler yapmak her zaman ince kalmak adına temel kurallar diyebilirim. Fakat bir de beslenmede bazı küçük nüanslar daha ince bir vücuda sahip olmanız için mucize etkiler sağlayabilmektedir. İşte ince ve fit bir vücuda sahip olmak için beslenmede uygulayacağınız 10 küçük altın kuralın detayları sayfamda. YETERİ KADAR TUZ ALIN: Tuzun fazla tüketimi hipertansiyon, mide kanseri, böbrek hastalıkları, kalça kırığı ve osteoporoz ve obezite için risk faktörüdür. Bunun dışında kas ve sinir sistemi çalışması içinde tuza ihtiyaç vardır. O nedenle günde 5 gramı geçmemeli, hem yemeklere hem salatalara koyacağınız maksimum miktarın bir silme tatlı kaşığı olduğunu aklınızdan çıkarmamalısınız. ÇÖREKOTU YAĞI, ZERDEÇAL KÜRÜ YAPIN: Zayıflarken çörek otu ve zerdeçalın detoks ve pankreası yenileyici etkisinden yararlanmayı ihmal etmeyin. Bir tatlı kaşığı çörek otu yağına az zerdeçal ekleyip karıştırın ve gün içinde herhangi bir zaman diliminde tüketin. GLİSEMİK İNDEKSİ DÜŞÜK BESİN SEÇİN: Glisemik indeks beyaz ekmek ve sofra şekeri baz alınarak tüm karbonhidrat içeren besinlerin şeker ve beyaz ekmeğe göre kan şekerini yükseltme süresi ve miktarını belirleyen bir terimdir. Karbonhidrat içeren besinlerden kuru yemişler, baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, tam tahıllar glisemik indeksi düşük olanlarıdır. TAZE BALIK YEMEYİ UNUTMAYIN: Balıkları taze sebzelerle, tam tahıllarla veya baklagillerle yemek çok daha iyi zayıflatır hem de daha uzun süre tok kalmanızı sağlar. ATA TOHUMU TAHILLARLA BESLENİN: Ata tohumu tahıllar hatta yerel tohumlardan üretilmiş sebze, meyve, kuru yemişlerin en önemli özelliği diğer tüm tohumlarla üretilenlere göre daha lezzetli ve çok daha besleyici değerinin yüksek olmasıdır. Özellikle iklim değişimi ve tarıma ait ekilen alanlardaki verimliliğin azalması besleyici değeri yüksek olan yiyeceğe ulaşımın da ulaşılmasında zorluk yaratmaktadır. Özellikle siyaz, karakılçık ve kavılca gibi buğdaylardan elde edilen ekmek, bulgur ve buğdayın çinko, selenyum, magnezyum dahil tüm besin bileşenlerinin modern üretilen tohumdan elde edilenlere göre çok daha yüksek olduğunu hatırlatmak isterim. YEME HIZINIZI YAVAŞLATIN: Çoğunlukla kilo fazlalığı olan kişilerin ortak özelliği çok hızlı yemek yemeleridir. Hızlı yeme davranışıyla birlikte bir öğünde fazla miktarda yemeye eğilim şişmanlamanın da en önemli nedenidir. Ne kadar yediğimiz ve ne yediğimize göre hormonlarımız; mide, bağırsak ve beyin koordinasyonunda doyma dengesini kontrol altına tutmada önemli rol oynar. Hormonlar yediğimiz yemeğe göre aç ya da tok olup olmadığınızı beynimize iletir. Ve böylece yemek devam eder ya da yemeye son veririz. Ancak beynimizin bu aç ya da tok olma mesajını alması yaklaşık 20 dakikayı almaktadır. Bu nedenle yediğiniz yemeğin miktarı ne olursa olsun daha yavaş yemeniz beyninize vücudun tok olduğunu algılaması için gereken zamanı daha iyi vermesini sağlar. SÜT ÜRÜNLERİNDE YAĞI AZALTMAYIN: Hem kilo vermek hem kalp hastalıklarından korunmak için süt ve sütten yapılan besinleri tam yağlı olarak tercih edin. Sütün içinde bulunan doymuş yağ asitlerinin özellikle kalp damarlarını yenilediği koroner kalp