Trump ve Kamala arasındaki seçimi kim kazanırsa kazansın, ne fark eder ki
Birleşik Amerika'da 5 Kasım Salı günü yapılacak olan Başkanlık Seçimi'nin sonuçları, gelecek hafta bugün, 6 Kasım Çarşamba sabahı - fevkalâde bir gelişme olmazsa tabii..- yeni Amerikan Başkanı'nın kim olduğu belli olacak..
Ve Amerikan sisteminin garipliklerinden birisi de şudur ki, 2016'daki Başkanlık Seçimleri'nde Trump, rakibi Hillary Clinton'dan 3 milyon kadar daha az oy aldığı halde, Başkan'ı belirleyecek 'Birleşik Devletler'i oluşturan üye 50 eyaletdevlet temsilcilerinin sayısında daha ileride olduğu için, o seçilmişti..
Şimdi, Trump ve Kamala Harris arasında değerlendirme yapacak veya tercihte bulunacak değiliz.. Kaldı ki, hangisi Başkan olursa olsun, geçmişteki Başkan değişimlerinde de olduğu üzere, temel konularda, kendisini yeni Roma İmparatorluğu olarak gören-gösteren Amerikan emperyalizminin kısa ve uzun vadeli bütün planları çok önceden yapılmıştır ve Başkan olan kişiler de rakiplerinden, sadece üslup olarak ayrılırlar.. Kimisi, 'kazı bağırtmadan'; kimisi de, 'bağırta-bağırta yolmayı' tercih eder, o kadar..
Trump, geçen ay yaptığı bir konuşmada, "Yahudi olan, Yahudi olmayı seven ve İsrail'i seven her kim Demokrat adaya (Kamala'ya) oy veriyorsa aptaldır.. Öyleleri, kafalarını muayene ettirmeli!" demiş ve -Kamala için-, 'Bu kadın var ya, Yahudilerden nefret eden bir Yahudi'yle evlidir..' bile diyebilmişti..
Aynı Trump, evvelki gün de, Amerika'daki Müslümanların en yoğunluklu olduğu eyaletlerden birisi olan Michigan'da, 'Müslüman'ların önde gelenlerini hatta sarıklı-cüppeli hocalarını bile mitingine getirmiş ve onların kendisini destekleyen konuşmalar yapmasını sağlamış ve hatta bazı Müslüman liderler de, 'Kamala bizi muhatap bile kabul etmedi, öyleyse biz Trump'ı destekleyeceğiz..' demişlerdi..
Dahası, Müslümanların oylarını kendi yanına çekebilmekte daha istekli bir hava oluşturmak için, Kamala Harris'i, 'Müslüman düşmanı' olarak bile niteledi.. Halbuki, Trump'ın, siyaset meydanında ilk sivrilişini İslam düşmanı nutuklarına borçlu olduğunu, siyasetle meşgul olan her Amerikalı bilir ve 'Müslümanların, ülkemizi işgal etmemeleri için, onları Amerika'dan kovacağız..' gibi laflar bile ettiği bilinmektedir...
(Amerikan Başkanı George Bush'un, 'Tanrı bana, -Git Irak'ı özgürleştir!'- dedi, ben de bunu yaptım..' diyerek, 2003'de, Müslüman halktan 1 milyona yakın sivil insanı öldüren ve Irak'ı yerle yeksan eyleyip, Saddam Hüseyin'i de idam ettirişinden sonra; Amerika'da uzun yıllar yaşayan meşhur bir Müslüman, Almanya'ya geldiğinde, bize, 'Biz Müslümanlar Bush'u kendi aramızda ne kadar desteklemiştik onun seçiminde.. Ateşimizi kendi elimizle hazırlamışız!.. ' diye itirafta bulunmuştu, hayıflanarak..)
Yine Trump, 14 Ekim günü de, Amerikan siyasetindeki en kıdemli Yahudilerden olan Senato Çoğunluk Lideri Chuck Schumer, - 'İsrail'de yeni seçimler yapılması' çağrısında bulununca, onun için, "Filistinli" nitelemesi yapmış ve bu 'Filistinli' kelimesini bir 'hakaret' olarak kullanmıştı.
Trump'ın, hele de, "Eğer NATO üyesi ülkeler NATO harcamalarına katılmakta gevşek davranırlarsa; Rusya'ya, o müttefiklerimizin ülkesini işgal edebileceğine dair bir işaret verince.. Onların o zaman ne yapacaklarını tahmin edebilirsiniz..' şeklindeki korkunç sözünü unutmak nasıl olur
Bu vesileyle biz de hatırlatalım ki, Macaristan'da Başbakan İmre Nagy'nin ülkesini Varşova Paktı'ndan çekmesi ve halk kitlelerinin de teslim olmayacaklarını dünyaya, 'Nem- Nem.. Şuha!..' (Hayır-Hayır.. Asla!.)' şeklinde duyurdukları feryatlarına, başlangıçta yardım vaadinde bulunan ABD Başkanı olan (ve 2. Dünya Savaşı'ndaki Müttefik Ordular Başkomutanı) General Dwight Eisenhower da; binlerce insanı ezip geçen Sovyet tanklarının Budapeşte sokaklarını kana buladığı 1956 Ayaklanması' karşısında başını kuma gömmüşçesine sessiz kalmış ve İmre Nagy de idam edilmişti.. (Şimdi ise, Budapeşte'de Tuna kıyısındaki Macar Parlamentosu'nun girişinde bulunan İmre Nagy heykeli, o trajik hatırayı anlatmaktadır..)
Bizde ise, Eisenhower halkımıza hâlâ, 'Hür Dünya lideri' olarak sunuluyor ve 6 Aralık 1959 günü resmi bir ziyaret için Ankara'ya gelen Eisenhower, Türkiye'ye gelmiş ve