1945 yılının 8-9 Mayıs'ında Hitler Almanyası'nın teslim olmasından 3 ay sonra, Ağustos ayı başında Japonya da teslim olmanın yollarını araştırırken; Amerikan Başkanı Harry Truman, sonra; 2. Dünya Savaşı'nın, dünyaya, Amerika'nın karşı konulamaz bir güç olduğu mesajını vermesi için, beşer tarihindeki ilk Atom Bombası'nın kullanmasından 80 yıl sonra.. Şimdi, Trump da, ikinci kez, nükleer güçlerle oynamaya kalkışarak dünya sahnesinde güç gösterisi yapıyor..
Amerikan Başkanı Trump, yeni başkanlık döneminde, kırmızı bir şapka kullanıyor.. Bu, seçim öncesinde geliştirdiği slogana uygun olarak, üzerinde 45-47 rakamları ve de (Amerika'yı tekrar büyük yap..) mânasına gelen 'MAKE - AMERICA - GREAT - AGAİN' kelimelerinin baş harflerinin yazılı olduğu bir kırmızı şapka.. O rakamlar ise, Trump'ın 45'inci ve 47'nci Amerikan Başkanı olduğu hatırlatması..
Amerikan Başkanı, taa Amerika'dan geliyor, Müslüman coğrafyalarını vuruyor..
Amerikalı bir Cumhuriyetçi senatör, dün, 'İran'a niçin saldırılması gerektiğini 'aptal'lar anlayamaz' diyordu.. Çünkü, Siyonist İsrail rejimi, Doğu Akdeniz sahillerinde olsa da, Amerika'nın 51. Eyaleti durumunda..
Esasen, İran veya bir başka Müslüman ülkenin, nükleer silaha sahip olmaması tartışması yeni değil..
1986'larda merhûm Ziyâ'ul-Haqq'ın Başkanlığı zamanında, Pakistan da 'Atom bombası' yaptığını açıkladığında, mâlûm dünyada, 'İslam Atom bombası kabul edilemez!' şeklindeki korkulu feryadların nasıl ayyuka çıktığı hatırlanmalı.. Ama, o zaman, Pakistan'ı tehdit eden Hindistan'ın da Atom Bombası yaptığı açıklanınca, Pakistan'ın atom bombasının, kendisini Hindistan'a karşı koruyabilmesi için, ancak, Uluslararası Atom Enerjisi Komisyonu'nun elindeki elektronik anahtarlarla açılmasıyla sınırlandırıldığını hatırlayabiliriz.. (Bu arada Pakistan'ın, geçen hafta, Trump'a Nobel Barış Ödülü verilmesi için Nobel Komitesi'ne ilk resmî ve devlet müracaatının Pakistan tarafından yapılmış olması; iki ay öncelerdeki gerilimde, yeni bir Hindistan - Pakistan Savaşını önlemekte Trump'ın rolü olduğu gerekçesine dayansa bile; hele de bu günlerde, son derece ironik ve de trajik..)
Bu arada ekleyelim, kendi kamuoyumuzda konuyu hâlâ anlamayanlar ya da anlamak istemeyenler ve hâlâ, 'İran-İsrail arası bir savaş'tan söz edenler var.. Halbuki, Savaş, Amerika ile İran arasında.. Çünkü, Siyonist İsrail rejimi, gerçekte, ABD'nin, Doğu Akdeniz'deki 51. Eyaleti, fiîlen..
Siyonist İsrail rejiminin şehirlerini her bir yanında, Trump'a hitaben, "Thank You Mr. President" yazılı teşekkür afişleri, pankartlar, flamalar, İsrail'i, ABD'nin Doğu Akdeniz'deki 51. Eyaleti ve yapışık kardeşi halinde olduğunu anlatmıyor mu
Amerikan Başkanı Trump, haftalardır, tehditler savururken, arada bir Netenyahu ile arasının açıldığı gibi görüntüler verdiğini izah mahiyetinde, koordineli- uyumlu taktikler geliştirdiklerini dün itiraf ve de Netenyahu'ya teşekkür ediyordu.
Trump, İran'a, iki haftalık yeni bir mühlet verdiğini açıklamışken, iki gün sonra saldırmasının da, o taktiklerinden birisi olduğunu anlatmış oluyordu.. Netenyahu ise, 'Önce güç ve sonra barış..' diyordu, tıpkı, Trump gibi.. Kuralı, güçlü olan koyar diyerek..
Böyleyken, haftalardır, Trump'ın iyiniyetli ve olduğunu söyleyegelen yerli bazı yorumcularımız, 'Trumpist' eğilimlerini toplumumuza da bulaştırmaktan hâlâ da el çekmiyorlar..
Trump ise, İran için suçlamalarını sıralarken, bir çok insanın kol ve bacaklarını, sağlıklarını yitirdiklerini, bin kadar askerlerini veya resmî personellerini kaybettiklerini söylüyordu.
Bunu söylerken, Gazze'de, henüz yıkıntıların arasından çıkarılamayanlarla, 20 bin kadarı çocuk ve en azından 80 bin kadar savunmasız insanları Netenyahu'ya ve Siyonist İsrail rejimi güçlerine öldürtenin kendisi ve kendileri olduğunu hatırlayacak değildi elbette..
Ve dahası, Amerika'da Trump'ın da mensubu olduğu Cumhuriyetçi Parti'nin sözcülerinin, İran'a saldırının sadece İsrail'in korunması demek olmadığını ve aynı zamanda bütün Batı dünyasının korunması mânasına geldiğini açıklıyorlardı..
Nitekim, dün bir Amerikan gazetesinde, eski Başkanlardan George W. Bush'un danışmanlarından birisi, 'Birçok kişinin, 'İran bize ne yaptı ki' diyerek aptalca bir soruyla cehaletlerini açığa vurduklarını' belirtiyor ve bu saldırının Batı dünyasının ve medeniyetinin savunulması mânasına da geldiğini anlamadıklarını tekrarlıyordu, niceleri gibi... Hele birisi, 'İran füzelerinin İsrail'e yağdığını gördüğünü ve İran füzelerinde 'İyi ki bunların üzerinde nükleer başlık yok' diye düşündüğünü" yazıyordu.. Trump ise, İran'ın 'Fordo, Natanz ve İsfahan yöresindeki nükleer tesislerini vurduklarını ve iş görmez duruma getirdiklerini' söylüyor ve, "Onlara, Amerika Birleşik Devletleri'nin dünyanın en iyi ve en öldürücü askerî ekipmanları ürettiğini ve İsrail'in bunlardan çok fazlasına sahip olduğunu ve bunları nasıl kullanacaklarını bildiklerini söyledim" demeyi de ihmal etmiyordu..

69