Okuyucularla Hasbihal... Bazıları anlamazlıktan geliyor; ama mes'ele İsrail değil, bütün emperial güçler meselesidir...

Bu Pazar gününün 'Okuyucularla Hasbihal'inde, haliyle, yine Gazze Faciası'nın sancıları öne çıkıyor:

Ankara'da M. Ali Ekici diyor ki: Geçen hafta Gazzeli bir kız çocuğun ağzından Erdoğan'a yazıldığı iddia olunan bir mesajın bazı TV ekranlarından yayınlanmasına değinmiştiniz. 'Bu gibi mektuplar doğru bir sözü, yanlış şekilde dile getiriyorlar.' diye düşünüyorum. Çünkü geçenlerde, bir yazınızda, 'Sizi bir savaşa sürüklemek isteyenlere, onların istedikleri yerde ve zamanda değil, kendi belirlediğiniz zaman ve mekânda devreye girmezseniz, baştan, o mücadeleye yenik girmişsinizdir.' mânâsında bir yazınız vardı; beni çok düşündürdü, o. Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da o dikkat içinde olduğunu düşünüyorum.'

Fransa- Mulhouse'dan Ayhan Bey de Filistinli bir oğlan çocuğunun ağzından yazılmış benzer bir acı serzenişi göndermiş.

--Bu iki okuyucuya ve benzeri mesajları gönderen diğer bazı okuyuculara da kısaca belirteyim ki, meselenin Siyonist haydutlar çetesi İsrail rejimi olmadığını baştan kabul etmez ve 'meselenin aslının bütün emperyalist-şeytanî güçler olduğunu' görmezsek, heyecan ve duygu yüklü yaklaşımlarla bu gibi mektupları daha çoook çoğaltıp hassasiyetlerimizi paylaşırız.

Ama muhatabımızın, bütün emperyalist-şeytanî güçler olduğunu, BM Güvenlik Konseyi kararları ve diğer uluslararası kuruluşların verdikleri timsah gözyaşı dökercesine aldıkları kararlardan olsun, anlamalı değil miyiz

NATO'nun başı olan Amerika ise, 7 Ekim 2023 günü, bir 'mâlûmu ilâm' ederek, Siyonist haydutlar çetesinin imdadına iki uçak gemisi, çok sayıda savaş uçakları ve diğer gelişmiş silahlarla yetişip, başkanları Biden'ın ağzından, 'Biz biriz ve buradayız ve gidici de değiliz, konuya müdahale eden başka bir güç olursa, bertaraf ederiz.' diye gözdağı vermedi mi Ve yine Biden, 'Eğer İsrail diye bir devlet kurulmuş olmasaydı bile, biz burada, böyle devleti yine kurardık.' demedi mi

Bütün bunlar gösteriyordu ki, emperyalist dünya, Müslüman coğrafyalarına, yeni bir 'Haçlı Seferi' emel ve hedefiyle saldırıyor. Burada, savaştan kaçmadan, ama tehevvüre kapılarak değil, aklı başında tedbirler almak zorundayız.

Yoksa. Hatırlayalım ki, 110 sene önce 1914'de, Birinci Dünya Savaşı bütün dünyayı kuşatacak şekilde patlak verdiğinde, o savaşın dışında kalmanın mümkün olup olmadığını düşünmeden, merhûm Enver Paşa bugün bile, tedbirsizlik ve hayalcilikle suçlanmıyor mu Asıl sebep ise başka. Çünkü o, o dönemin paşaları içinde İslamî hedefleri düşünmek noktasında emsaline az rastlanır tiplerden birisiydi.

1964 yılından da bir örnek. Kıbrıs'ta artan cinayetler üzerine bombardıman için gönderilen bir uçak filosundan uçağı vurulup, yaralı olarak ele geçirilen Pilot Bnb. Cengiz Topel'in işkencelerle öldürüldüğü sırada, dönemin Amerikan Başkanı Johnson, Başbakan İsmet İnönü'ye gönderdiği mesajında, 'Eğer, müdahaleye devam ederseniz, limanlarınızı, demir ve kara yollarınızı, havaalanlarınızı, sanayi tesislerinizi yerler bir ederiz.' diye tehditler yağdırınca. Korkaklık mı, yoksa