Kafkaslar'daki ABD oyunun muhatabı, bölgenin bütün ülkeleri

Merhûm Mehmed Âkif'in, düz yazılarında mı, yoksa şiirlerinden birinde mi, nerede söylediğini tam hatırlayamadığım, ilginç bir sözü vardı; 'Bu İngiliz ve Rus, ya açlıktan çatlayıp, ya da tokluktan patlayıp ölmedikçe huzura kavuşamazlar..' şeklinde..

M. Âkif döneminin 'İngiltere'si, yani, bugünün Amerika'sı...

Şu 'yapay zekâ' yöntemiyle, her konuda tuhaf ve sanki gerçek sahnelermiş gibi, gerçeği aratmayan öyle inandırıcı sahneler hazırlayıp sunuluyor ki, bu yöntemle, üzerinde oynamayacak, çarpıtılamayacak hiç bir mefhum/ kavram ve hiç bir isim ve kişi de kalmayabilir.

50 yıl öncelerde, bir yazı okumuştum ve bana epeyce abartılı gözükmüştü.. Çünkü, 'Makinenin, teknolojinin gelişmesi, gün gelir, kendisini keşfeden, yapan insanoğlunu esir alır..' şeklinde bir görüş dile getiriliyordu.

Bugün gelinmekte olan nokta herhalde, o yıl öncelerde tasavvur ve tahayyül edilen durum olsa gerek..

Evvelki akşam, Amerikan medyasından dünyaya yayılan öyle bir video görüntüsü vardı ki, sadece Trump'la ilgili değil, Amerikan toplumunun muhtemel geleceğini de resmediyordu.. Bir tarafta tıka-basa yiyen, doymak bilmeyen ya da, çok kilolu olmasıyla bilinen ve yakın çevresindeki dostlarının, 'Efendim, biraz frenleseniz kendinizi, sağlığınıza zarar verebilir..' şeklindeki nazik hatırlatmalarına, 'Yahu doğru söylüyorsunuz belki, ama, ne yapayım, benim midem doyduğunu, beynime 20-25 dakika sonra bildiriyor!' diyerek o frenlemeyi yapamayan bir eski Cumhurbaşkanı'nın sözünü doğrularcasına devamlı tıkınan bir dünyadan nicelerine, 'Yiyin efendiler yiyin, patlayıncaya kadar yiyin..' dedirten bir sahne.

Başta Trump ve çevresi, gözü doymazlığın en iğrenç ve çarpıcı sahnelerinde gösteriliyor, diğer tarafta da, 'Amerika'yı Yeniden Büyük Yap!' (MAGA) sloganının hayallerine kapılıp Trump'ı seçen halk kitlelerinin giderek fakirleşen, aç kitlelerinin yakın gelecekte karşılaşabilecekleri muhtemel korkunç sahne tasvirleri..

Çarlık Rusya'sı da hele de Ukrayna'yı 1860'lard mahveden büyük açlıktan sonra gelişen sosyal çalkantılar zinciri içinde komünist devrimle noktalanmıştı.. Çünkü bir tarafta Çarlık rejimi ve 'boyar'lar denilen büyük toprak sahipleri; diğer tarafta ise, aç perişan 'mujik'ler denilen köylü kitleler..

Amerika için hazırlanan yapay zekâ videosunu izlerken, halk kitlelerinin acı çekmesine, 'Ohh olsun..' diyemem belki, ama, materyalist ve tabiatiyle kapitalist, paraya, güce tapan sosyal kesimlerin bir gün sahneden buharlaşacakları kaçınılmazdır ve buna beşer tarihi şahittir..

1972'lerden beri günlük yazı hayatındayım, yarım asrı geçen bu süre içinde , elbette gelip geçen hemen hemen bütün Amerikan Başkanlarını eleştirdiğim olmuştur, ama, şu 'Trump' denilen kişi kadar kalemime dolanan ikinci birisi yoktur, desem yeridir. Onun tutarsızlıklarına, saçmalamalarına, 'dünyayı ben idare ediyorum, var mı benim gibisi..' dercesine diye tuhaf ve 'dünyanın en iyi ordusuna sahibiz..' gibi, firavunvarî güç gururlanmaları için yazdığım makalelerin sayısı herhalde 100'ü bulmuştur ve onunla ilgili yazdıklarımın hiç birisinin de onun tarafından herhangi bir söz ve davranışının yanlışlandığını görmedim..

Evvelki gün, yine Amerikan medyasında, 'Trump Jr' (Genç Trump)' diye anılan oğullarından birisinin medyaya verdiği bir filmin konusunu en ahlâksız filmin konusunu anlatmak mümkün değil..

'Yahoo- News'in 8 Ağustos'ta yer alan bir haber- yorumda, Trump'ın en büyük oğlu 44 yaşındaki Don Jr., WNBA oyuncularına, sahada ..... atılmasının çok komik olduğunu düşünüyor: Perşembe günü babasının, Beyaz Saray'ın çatısından yeşil neon ışıklı bir ...... fırlattığına dair utanç verici bir paylaşım yapmış..

Ve bu ahlâksızca saçmalığın, 29 Temmuz'dan bu yana, maçlarda en az altı kez yaşandığı ve bu durumun oyuncuları ve taraftarlarını hayal kırıklığına uğrattığı da belirtiliyordu haberde.. .

Bu konunun, Amerikan kamuoyunu esir alan 'Epstein Dosyası' diye bilinen ahlâkî sapkınlığın gündemden düşmediği bir zamana rastlaması da ayrı bir mesaj içeriyordu herhalde...

Şimdi, çağrışımları bazı zihinleri meşgul edebilecek bu ahlâksızlığın, asıl ele almak istediğimiz konuyla ne ilgisi var denilebilir.

Trump geçen hafta, Azerbaycan ve Ermenistan liderlerini Washington'a çağırdı ve bir anlaşma imzalamalarını dayattı onlara..

Halbuki, Ermenistan ile İran arasındaki 45 km'lik sınırdan doğuya veya batıya doğru nasıl geçileceği konusundaki Zeng-i Zûr' diye anılan ihtilaflı konu, neredeyse halledilmek üzereyken, konuyu kendisi halletmiş gibi gösteriverdi.. Bu geçişin kontrolü, 99 seneliğine 'Amerika'nın elinde olacak..' diye..

Haziran-1967'deki '6 Gün Savaşı'nda İsrail rejiminin işgal ettiği ve Suriye'nin 'Su ve buğday deposu' olarak bilinen Golan Tepeleri'ni, '50 yılı aşkın zamandır İsrail'in elinde, artık orası İsrail'indir' diye bağışlayan 'Trumpist Amerikan mantığı', 99 sene sonra da aynı sözü söylemeyecek midir