'İncil'li yeminler, nasıl da normal karşılandı, bizdeki 'laik taife'ce..

Okuyucularla Hasbihal..

Pazar günlerini Okuyucular'ın görüş ve eleştirilerine ayırdığımız bu sütunda bir Hasbihal'e daha hayırlar dileğiyle ve selamlayarak başlıyoruz:

Erzincan'dan Ali Kemahlı diyor ki: 'Trump'ın yemin törenlerini bazı kanallar saatlerce verdiler.. Bir bakıma iyi de oldu.. Çünkü, üstelik, ABD'nin de 'laik' olduğuna vurgu yapıldığı halde- Trump, bir kardinalin yönlendiriciliğinde ve onun okuduğu duaları tekrarlayarak yemin etmesi karşısında, nicelerimiz, 'Meselâ, Türkiye'de de bir Cumhurbaşkanı Kur'an'a el basarak yemin etmeye kalkışsa, bazı çevreler kıyameti koparmazlar mıydı' kabilinden bir görüş belirtmekten kendisini alamadı, haklı olarak..

Almanya'dan Tâhir Eser isimli okuyucu da diyor ki: 'Elon Musk isimli kişi, evet, 475 milyar dolara yakın servetiyle dünyanın en zengini.. Ama, o para gücü onu nasıl da şımartmış.. O para gücüyle Trump'ın da yakın çevresinde iktidara ortak olmanın çılgınlığıyla bir güç gösterisi yaptı ve 90 yıl öncelerde milyonların hançeresinden yükselen 'Heil (hayl) Hitler!' (Yaşasın Hitler!) diye çılgınca gösteri yaptığı, Adolf Hitler'in selam tarzını tekrarladı.. Eğer o selâmlama hareketini bir başkası yapsaydı, neler olmazdı Ama, herkes bu dolar milyarderi kişinin tevilcisi olmaya çalıştı..

--Evet bu dinleyicimiz de bunları söylüyor.. Bu vesileyle 20 yıl öncelerde yaşanmış bir durumu burada tekrarlayalım.. Frankfurt yakınlarındaki Fulda şehrinde bir hasta hanede çalışan bir hanım işçi, Hastanenin bahçesinin uzak bir köşesindeki hemşehrisine, uzaktan , elini havaya kaldırıp selâm vermeye kalkışınca, 'Hitler Selamı verdi..' işinden atılmış ve sonra, bu hanımın, değil 'Hitler Selâmı'nı; Hitler'i de bilmediği yeminli şahitlerin ifadelerinden sonra işinden atılması kararı kaldırılmıştı..

Manisa'dan Nazmiye Güner isimli okuyucu da, Trump'ın Amerika'nın topraklarını büyütmek için söylediği sözlere değinerek, 'Ne insan toprağa doydu, ne de toprak, insana..' şeklindeki ârifâne sözü yazmış..

Cemal Aydın dostumuz da diyor ki: 24 Ocak tarihli yazınızda, 'Stalin ve benzerlerinin mumyalı cesetleri veya heykelleriyle ebediyete geçmek arzusunu yansıttıklarını' yazarken, o benzerlerinden birisi de Lenin miydi' diyor..

--Muhterem kardeşim, isim vermedik.. Ama, Stalin gibi kendi toplumlarını 'kurşun asker' gibi yetiştirmeye niyet edenlerin her birisine işaret edilmişti.. Elbette sizin de tahmin edebileceğiniz kimseler..

Nurhan Ekmekçi isimli ve son dönem Osmanlı tarihi üzerinde doktora çalışması yaptığını belirten kardeşimiz de diyor ki: 'Ünlü magazin tarihçisi İ. O, TV'deki bir sohbet programında, Balkan Harbi'nde Osmanlı'nın yenilmesini, Bulgarların Opera sanatını bile öğrenmiş olmasına bağlayan bir ünlü kişinin görüşlerini kabul ederek izahlara girişmiş.. 1923 sonrasındaki anlayışa uygun olarak..

Anlamakta zorlandım..

Haydi, geçmiş Osmanlı dönemleri bir tarafa, Bulgarlar 1. Balkan Savaşı'nda Edirne'yi bir işgal etmişlerdi. Ama, bir sene sonralarda, Enver Paşa Bulgarları yenilgiye uğratarak, Edirne'yi kurtarmış ve 'Edirne Fatihi' olarak ün yapmıştı.. Bu sefil mantığa ve aşağılık duygusuna göre, Enver Paşa da mı opera öğrenerek yenmişti, Bulgarları..

Bu kadar basit ve Avrupaî hayat tarzı karşısında kimler hangi komik durumlara nasıl düşmüş, o bir tarafa; bunların ünlü bir tarihçi tarafından allanıp pullanarak anlatılması komik değil, traji-komik..'

Özgür Âdil, isimli okuyucum, 24 Ocak tarihli yazım üzerine, 'Allah'u Teâlâ'nın hayatın akışı için yarattığı ve topluca, sunnetullah diye anılan kurallar, ilkeler, kanunlar vardır. Biz, bu kanunların, yani sünntullahın gereğine dikkat ederek hareket etmeyi şiar edinmeliyiz. Emperyalist güçlerin başına kim gelirse gelsin, onlar kendi emellerini ve görevlerini yapacaklardır. Bu açıdan, önemli olan, mazlum, mustaz'af Müslüman güçlerin ne yaptığı ve yapacağıdır. Nice inanmış az topluluklar, çok ve güçlü görünen nice toplulukları mağlup eder, biiznillah..' diyor, özetle..

Yanıtla (0) (0)