Halklarına 'horoz'lananlardan birisinin daha tarihin çöplüğüne atılmasıdır, asıl konu..
Okuyucularla Hasbihal..
Pazar günlerini, okuyucuların sual , eleştiri ve görüşlerine ayırdığımız bu sütunda, bir diğer Hasbihal'e daha, okuyuculara sıhhat ve âfiyetler dileği ve selâmlarımızla başlayalım:
Evet, başlıktaki ibare, belki kaba bir benzetme.. Çünkü, düşmanın bile bu kadar alçalmasından zevk almamak gerekir.. Düşmanın bile asil olanı, insana bir ayrı bir değer verebilir.. Ama, münasip kelimeleri seçmekte zorlandığımızda, imdadımıza bazen bir şair yetişiverir..
'Nizar Qabbanî' 1998'de vefat eden Suriyeli büyük bir şairdi.. Onun 'Horoz' (Arapçası, 'Dik') isimli bir uzuun bir şiiri var..
'Ben (...) çirkinlikler zamanından.
bozgun diyarından,
korkmuş bir kuş gibi,
sürüp giden patlamalar arasında....
(...) kurbanların cesetleriyle,.
ve yoksulların gözleriyle...' yazıyorum..) diyen merhûm Nizar Qabbânî'nin
bu şiirinin bazı mısralarını, değerli şair -yazar Turan Koç'un tercümesinden istifade ederek ve de özetleyerek aktarayım:
'HOROZ'
Mahallemizde
sadist, kan döken bir horoz var
(...)gece gündüz hükmeder
(...) tekdir o, ebedi iktidar sahibi, zorbadır.
Mahallemizde
(...)bir horoz var
tankla çaldı idareyi
tutukladı hürriyeti ve hür insanları
bir vatanı feshetti
bir halkı feshetti
bir dili feshetti
geçmişi feshetti
(...)
Mahallemizde
(...) General elbisesi giyen
bir nesli yiyen (...)
bir nesli sarhoş eden
cesetlerden oluşan gemiye binen
ve hayalî orduları hezimete uğratan
bir horoz var.
(...)Mahallemizde
asabî, zırdeli bir horoz var
Haccâc gibi konuşur,
ve Me'mun gibi yürür, kibirle
(...) 'Hem devletim ben,
hem de kanun" der.
Nasıl
gelecek bize bereketli yağmur
nasıl yetişecek buğday
'Hayır' nasıl inecek üzerimize
ve bereket nasıl örtecek bizi
Allah'ın hükmüyle yönetilmeyen,
horozun hükmettiği bir memlekette
(...)
Köyün pazarına uğradığı vakit horoz
(...) omuzlarında parıldayan nişanlarıyla..
haykırır köyün bütün tavukları
hayranlıkla:
"Ey efendimiz horoz! "
"(...) "ey milletin generali, ey meydan kudretlisi! "
"sensin milyonların sevgilisi"
"(...) "ister misin bir hizmetçi "
Evet, Nizar Qabbânî'nin anlattığı ve halkına 'horozlanan diktatör' tipler açısından Müslüman coğrafyaları, az zengin değiller..
Okuyucuların bir kısmı , Suriye'deki son gelişmeleri nasıl okumak gerektiği konusunda kararsız durumdalar.. Hele de, geçmişte, 45 sene öncelerde, İran'da, Şah'ın kaçması ve asırlarca geleneği olan Şahlık düzeninin çökmesini yaşamış olan nesiller daha sonra yaşananlarla, ilk başta umut veren gelişmelerin hangi noktalara vardığı konusunda bir düşünceye daldıklarında, 'yeni hayal kırıklıkları yaşar mıyız' endişesindeler..
İstikbali Allah bilir..
Biz hayırlı olanın hâkim olmasını dileyip dua ederken, başka dikkatlerimizi de esirgemeyelim.
Bu vesileyle hatırlamalıyız ki, 45 sene öncelerde bu günlerde, İran'da (Baba-Oğul , Rıza Khan ve Şah M. Rıza Pehlevî Hanedanının 57 senelik saltanatlarının korunabilmesi adına) her gün binler-on binleröldürülüyordu Şah düzeni tarafından.. Ve, bizim toplumumuzda ismi ve hele 'âyetullah' unvanıyla yeni yeni tanınmaya başlanan Rûhullah Khomeynî' isimli 80 yaşında bir zâtın liderliğinde hareket eden milyonlarca çarşaflı kadınların ve de yine büyük kitleler halindeki erkeklerin hançerelerinden yükselen tek aslî sadâ, 'Allahuekber!' idi. Şah'ın ve rejiminin kalması neredeyse imkânsızdı.. Ve Şah'ın kalmasını isteyenler ise, 'Bu işi İngiliz ve Amerikan emperyalizminin tertip ettiğini' söylüyorlardı..
İlginçtir.. İran lideri Seyyid Ali Khameneî de evvelki günkü konuşmasında, Suriye'deki gelişmeleri hüzünlü bir şekilde ve büyük bir kayıp olarak değerlendirirken, 'Bu gelişmelerin Amerika ve İsrail tarafından planlandığını, bir komşu ülkenin de yardımıyla gerçekleştiğini' söylüyordu, hangi komşu ülkeyi kast ediyor idiyse..
O günlerde İran'ın komşusu olan bir ülkede de, televizyon idaresine, en üst dereceli Askerî makamlarca, 'İran'daki eylemlerin haber filmleri ve görüntüleri verilirken, kadınların hiç gösterilmemesi; erkeklerin de sadece görüntülerinin verilmesi, sloganlarının verilmemesi kesin olarak emrediliyordu. Çünkü, erkek-kadın bütün milyonların tek aslî şiarı, 'Allahuekber!' idi ve kadınların tamamı da çarşaflı -İran'daki ismiyle- çadurlu idi.. Bunlar, o komşu ülkenin malûm resmî sosyal düzenine '