Dünya, bir 'çılgın'ın gücetaparlığından kurtulabilecek mi

Avrupa Birliği, Ukrayna'yı sevdiğinden değil, ama, Rusya'nın bu savaşta zafer kazanması halinde, Avrupa ile Rusya arasında bir engel, bir dalkıran seddi kalmayacağından korkuyor.

Ama, korkunun daha büyüğü, Trump'ın yeni açıkladığı 'toprak edinme yöntemi' anlayışından kaynaklanıyor..

Çünkü, Kanada, Grönland, Panama ve Meksika'yı Birleşik Amerika'nın birer eyaleti durumuna getirmek gibi teorilerinden sonra, 'Gazze'yi alacağım, bu konuda kararlıyım.. Gazze halkı ise, dönmek isteseler bile zâten Gazze'de dönecek bir yer kalmadı ki dönsünler. Gazze'nin yıkıntılarını kaldırmak için bile 15 seneye ihtiyaç var.. Buraları bölgenin zengin ülkelerinden alacağım parayla temizleteceğim ve sonra orayı İsrail bize bırakacak..' gibi sözlerdeki mantığı ancak 'orman kanunu'nun hâkim olduğu yerlerde duymak mümkün olur.

Çünkü, Trump, 'savaşla alınan yerlerin iadesi söz konusu olmaz..' diyor.. Savaş'ın haklılık -haksızlık gibi bir ahlâkî temel şarttan bahsetmeksizin.. Bu mantıkla da, Siyonist İsrail rejimine Filistin'de istediği yerleri, askerî yolla alabileceğinin yolunu açıyor.. Saldır, baş eğdir , toprakları bütün dünyayı ele geçir.. Mantık bu.. Teslim olun, barış olsun!. Pax Romana 'Roma Usûlü Barış'ın Amerikancası.. (Pax Americana..)

Ve bu mantık, elbette ki, Putin Rusyası için de bir ölçü olacak ve Rusya'nın da Ukrayna'dan işgal ve ilhak ettiğini açıkladığı -başta Kırım olmak üzere- bütün toprakların da artık Rusya'ya aid olduğu, tartışılamaz bir raddeye ulaşacak ve bütün saldırganların elini rahatlatacaktır.

Trump ise, Amerika'yı ve Amerikan gücünü daha bir yücelttiği kanaatiyle, kendisinin, 'Abraham Lincoln ve George Washington'dan daha büyük olduğunu' söylüyor ve 'Bunu şaka sanabilirsiniz, ama, gelecekte tarih bunu yazacaktır. ' diyordu.. Çünkü tam bir 'megalomania' tablosu.. İleride, kendisini 'Amerikalıların atası' bile ilan edebilir. Şeyh Mucib'ur-Rahman'ın, kendisini Bangladeş'te, 1973lerde, 'Bangabandu Bengallilerin atası' diye nitelemesinde olduğu gibi..

Evet, Trump'ın nasıl bir 'gücetapar' olduğunu, kendisinin konuşmalarından da çıkarabiliriz. Kaldı ki, son konuşmasında, 'güç üstün kılar..' diyordu. 'Haklı olanın güçlü olması' gereğini anlaması mümkün olmadığından, 'güçlü olanın haklı sayılması' gerektiği anlayışını diline dolamış..

Tabiî, bu ortamda, Trump-Zelensky arasındaki korkunç ağız dalaşı ve kabalığın da ötesinde, yozluğun zirvesiydi.. Hele de Trump açısından.. ' Biz olmasak sen bir hiçsin.. Sergilediğiniz o direnişler de bizim sâyemizde oluyordu..' diyordu, Elbette o tartışma ve ağız dalaşı sahnelerini Putin ve Rusya halkı zevkle takib ederken, o çarpıcı itirafları Putin de not ediyordu.. Trump'ın mantıkî insicamını tamamen kaybeder gibi olduğu anlarda, devreye yardımcısı Vance , diplomatik usûlde olmayan bir şekilde giriyor, ve Zelensky'yi azarlıyordu.. (İlginçtir, ing. The Guardian'da yer alan bir yorumda, Vance, 'Sahibini korumaya çalışan bir buldog'a benzetiliyordu.)

Başta İngiltere ve Fransa gibi hele de silah sanayii açısından; İspanya, Almanya ve İtalya gibi özellikle de ekonomik açıdan diğerlerine nisbetle, daha güçlü sayılan ülkeler..

Ama, 2 Mart günü yapılan ortak toplantılarda, herbirisi, Ukrayna'nın desteklenmesi konusunda görüş birliğine vardılar ve Rusya- Ukrayna arasında bir ateş-kes uygulamasına geçilmesi ardından, ortak bir 'barış gücü' gönderilmesi fikri bile kabul gördü.. Ama, bu durum , Trump'ı ve Başk. Yardımcısı Vance'i oldukça rahatsız etti..

Nitekim 4 Mart günü AB çevrelerinden verilen cevaplar, -Amerika'sız olamayacaklarını hissettirircesine ve Atlantik ötesini de kızdırmamak dikkatiyle-, açıklanırken; Vance, Fox News'e verdiği röportajda, AB ülkelerinin yaklaşımını 'saçma derece sahtekârca' diye niteliyor ve Trump'ın emlakçılık mantığıyla hareket etmesine uygun bir dille, 'ABD'ye Ukrayna'da ekonomik bir pay verilmesinin, "30 veya 40 yıldır savaşmamış herhangi bir ülkeden 20.000 asker gönderilmesinden çok daha iyi bir güvenlik garantisi olacağını' söylüyordu.