Bilgi, 'kılıç' gibidir; 'mücahid'in elinde de, 'eşkıya'nın elinde de, düşman tarafı etkisiz hale

40 sene öncelerde 'DNA' diye bir şey, belki araştırma laboratuarlarında biliniyordu, ama dünya kamuoyuna henüz yansımamıştı. Bugün ise 12-13 yaşın üstünde ve dünyada neler olup bittiğini az-çok anlamaya çalışan hemen herkes, bu 3 harften oluşan 'DNA' ile neyin anlatıldığını tam olarak bilmeseler bile, gizli kapaklı pek çok şeylerin onunla çözülebileceği konusunda bir şeyler biliyor.

***

Bizim çocukluk veya ilk gençlik yıllarımızda da, bakkallarda bile 'DDT' diye satılan bir beyaz toz/ pudra vardı; yeni nesiller o ismi bilmiyorlar artık.. O zamanlarda ise, DDT, her yerde bir 'kurtarıcı' gibiydi..

Hele de 1. ve 2. Dünya Savaşı cephelerinde büyük kırıma yol açan tifüs ve benzeri hastalıkları, 'bit-pire' gibi küçük haşeratın herkese bulaştırmasına karşı bir çare olarak bulunmuştu bu kimyevî terkip.

Bu üç harfli ve müthiş etkili 'beyaz toz'un isminin, 'Di chlore- Di fenil, Tri chlore-metan ' kelimelerinin başharflerinden geliştirildiğini sonradan öğrenecektik. Bu kimyevî terkib, evet, müthiş etkili idi, ama, suda erimediği ve ırmaklarda, denizlerde dibe çökerek, bütün denizdibi mikro-organizmalarını yok ettiği anlaşılınca, kullanılması dünya çapında yasaklanmıştı.

***

Dahası sonra, tıp dergilerinde yayınlanan makalelerden öğrenmiştik ki, 2. Dünya Savaşı'nın son demlerinde Alman bilim adamları 'beyaz fosfor asidi' isimli bir zehir icad etmişler ve bu zehir bombaları atıldığı yerde, yarı çapı kilometreleri bulan daire içindeki bütün canlıların sinir sistemlerini dünyalarını tamamen ters yönde çalıştıracak ve çıldırtacakmış. Almanya, savaşta, cephelerde gerilemeye başlayınca, bu zehir bombasının düşman tarafın, Amerika ve müttefiki olan Sovyet Rusya güçlerinin cephelerine atıldığında, savaşın gelişim çizgisi tamamen, Almanya lehine değişebilecekti. Zafer elde edilmesi kesin olacaktı.

Ama, tam o sırada, savaş cephelerindeki ajanlar, Amerika tarafından cephelere çok gizli kutular içinde, ne olduğu açıklanmayan gizli bir silah gönderildiğini bildirince, Alman yöneticiler, 'Eyvah, bizim icat ettiğimiz ve bütün canlıları çıldırtan o 'beyaz fosfor asidi', Amerika tarafından da yapıldı!' diyerek, aynı silahın Alman cephelerine, kendilerine de kullanacağı' korkusuyla vazgeçiyorlar!

Ama, savaş bittikten sonra anlaşılıyor ki, Amerikalıların icat ettikleri ve cephelere kutular içinde gizlice ve bol miktarda gönderilenler, 'cepheleri mahvetmekte olan 'bit-pire' gibi haşeratı yok etmek için kullanılmak üzere icat olunan 'DDT' imiş.

***

Yeni nesiller de yeni esrarengiz buluşları sembolize eden birkaç harfli nice buluşlarla karşılaşacaklardır belki.

Sözü DNA'dan açmıştık.

Ne demekti bu

'Deoksiriboz nükleic asit' kelimelerinin, kısaltılmış şekli...

Bütün canlı organizmaların biyolojik gelişmeleri için gerekli olan 'genetik' programın adı...

DNA'nın yapısını ilk olarak fark ve keşfeden bilginlerden birisi ve İrlanda asıllı olan James Watson geçen hafta 97 yaşında öldü.

'DNA'nın çift sarmal yapısını keşfederek 'genetik çağ'ı başlatan James Watson isimli biyolog 1953'te gerçekleştirdiği devrim niteliğindeki keşfiyle, 1962 Nobel Tıp Ödülü'nü kazanmıştı. Ancak, bu kişi, 2007'de, Times of London gazetesine verdiği bir röportajda, 'beyaz olmayan insanların zekâsının "kendilerininkiyle aynı olmadığını" söylemişti. Yani, ırkçı bir teori ileri sürüyordu.

Watson, bir ara, özür dilese de, 2019'da yayımlanan bir 'belgesel'de önceki iddialarını, ırklar arasındaki IQ (denilen zekâ ölçüm) birimlerini "genetik" bir gerçek olarak tekrarladı. Son yıllarda ırk ve genetik üzerine yaptığı açıklamalarla tam bir ırkçı kafa yapısı sergilemeye başlamıştı. Yani, ona göre 'beyaz insan'ların, genetik yapılarından gelen bir özellikle, diğerlerinden daha üstün olduğunu iddia etmiş ti; 1930'larda, bizdeki malûm yöneticilerin ırkçı kafatasçıların iddialarından ilham almışçasına...

Ama, tekrarlayalım, Watson'un keşfi, 'genetik mühendisliği, gen terapisi' gibi DNA temelli tıp ve teknolojilerde dev adımlar atılmasının; dahası, genetik materyalin bir kopyalama mekanizmasının yolunu açıyor ve genetik mühendisliğinin ve pek çok DNA tekniğinin yolunu da açıyordu.

Watson 1990'da, insanların DNA dizisini oluşturan 3 milyar kimyasal birimin sırasını belirlemeyi amaçlayan 'İnsan Genomu Projesi'nin başına getirildi. 2007'de, genetik mahremiyetine karşı çıkarak, kamuya açık hale getirilmesini de savundu. Ancak, Alzheimer riskini artıran 'gen'i bilmek istemediğini belirtti ve 2007'de yayımlanan kitabı "Avoid Boring People" (Sıkıcı İnsanlardan Kaçının) ile bu tavrını pekiştirdi. Watson, kamuya açık konuşmalarında kadınları aşağılayan sözler etmesiyle de eleştirilerin hedefi olmuştu.

***

Bu konuya nereden mi geldim

Adolf Hitler'in DNA'sının incelendiği ve ilginç ipuçları elde edildiğine dair ilmî analizler yapıldığı haberleri üzerine...