Zor günlerden geçiyoruz
SEFA SAYGILI
Geçenlerde ülkemizin üretim yapan ve bu ürettiği malları yurt içine ve dışına pazarlayan önemli bir işadamımızla yaptığımız sohbette belirttiği bazı hususları yazmak istiyorum:
Ülkemizde işsizlik sorunu elbette var ama daha fazla tembellik sorunu var. İnsanlarımız maalesef çalışmadan kazanmak istiyor. İşinin hakkını vermek gibi bir gayretinin eksik olduğunu görüyorum. Kişiler çaycılık yaptığında bile 'bunu en iyi şekilde yapmalıyım' demiyor.
Evet, ekonomimizin sorunları çok ve ekonomik olarak zor durumdayız. Gördüğüm bir kriz döneminden geçiyoruz. Bu fazlasıyla hissediliyor. Bilhassa emeklilerin sıkıntısı büyük.
Günümüzde gelişmede en önemli faktör bilgidir. Bilgi çağından geçiyoruz. Bilgiye kıymet biçilmez. Bilginin fiyatı ölçülmez.
Kimse kendine toz kondurmuyor. Herkes başkasını, özellikle de hükümeti veya bazı üyelerini suçluyor. Bunun yerine her vatandaş üzerine düşeni yapmalı, kendi sorumluluğunu müdrik olmalıdır. Görev sadece idarecilerimize değil hepimize düşmektedir.
Günümüzde maalesef spekülasyon üzerinden kazanç yapmak, alın teri dökmeden para kazanmak geçerli ve yaygın bir yol haline gelmiştir. Arsa alıp satmak, şans oyunları, hisse senetleri ve benzerleriyle yolunu bulmak istemektedirler. Hâlbuki herkes alın teri ve el emeği ile ekmeğini kazanmayı hedeflemelidir. Huzur da, ülkemizin sağlıklı büyümesi de bundadır.
Eğitimde de sorunlar vardır. Elbette öğretmenlerin çocukları dövmesi, aşağılama ve hakarete varan sataşmalardan uzak durması gerekir. Ancak şu anki durum da yanlıştır. Yanlış yapan talebesini azarlaması bile olay haline getirilmektedir. Öğretmenin otoritesi kaybolmuş, eğitici özelliği büyük yara almıştır. Bu da öğrencinin hakkıyla gelişmesini ve yetişmesine engellemektedir.
ZİHNEN DİNLENMEK
Günlerimiz telaş içinde koşuşturmayla geçiyor. Yapmamız gereken yığınla iş ve gitmemiz gereken birçok yer var. Her şey son dakikaya kalıyor, hep acele ediyoruz. Kendimize ayıracak vaktimiz yok. İstirahate kısaca zihnimizi dinlemeye zaman bulamıyoruz. Hâlbuki zihnen ve ruhen de dinlenmemiz, kendimizi yenilememiz şart.
Açık havada geçirdiğimiz bir günü hatırlayalım. Adeta zamanı unuttuğumuz bir günü. Çimenlere uzanmış, ağaçlara bakarak, güneş ışınlarının dalların arasından süzülüşünü ve yaprakların rüzgârla ışıldamasını seyrettiğimizi düşünelim. Saatler sonra dinlenmiş, sakin ama hâlâ uyanık ve enerji taşan hislerle dolmuşuzdur.
Gerçek olan şu ki, telaş içinde koşturmaktan vazgeçip zamanın dostu olmalıyız. Tabiatın işaret ettiğine uyum sağlamalıyız. Sabırlı ve sakin olmak bize huzur yanında mutluluk da verecektir.
İşte bunun için faydalı olan egzersizler:
Yorgun olduğumuzda bunu inkâr etmeyelim, kabullenelim. Uyarıcı gıdalarla veya aşırı yemekle bedenimizi ve ruhumuzu zorlamayalım.
Uykumuz yeterli ve dengeli olmalıdır. Öğle uykusunu özellikle sıcak ve uzun günlerde fırsat buldukça kaçırmayalım. Zihnimiz dinlendiği zaman dengesini yeniden sağlayacak, enerjimiz ve konsantrasyonumuz artacaktır.