Öfkeli toplum

Öfke dolu bir toplum olduk. Araştırma kuruluşlarına göre insanlarımız dünyanın en çabuk parlayan, kendini mutsuz hisseden, kutuplaşmanın arttığı, kaygı ve olumsuz duyguların pik yaptığı toplumların başında geliyor. En küçük bir anlaşmazlık kavgaya dönüşüyor. Sevgisiz, çökkün ve ruh sağlığı bozuk bir duruma doğru gittiğimizi gösteren örnekler çok. Medya bilhassa sosyal medya iç karartıcı haber ve paylaşımlarla dolu: Kadına uygulanan şiddet, çözülen aileler ve boşanmaların artışı, gençlerin evlilikten uzak kalması, dolar ve altındaki rekor artışlar, sosyal yozlaşma, cinayetler, intiharlar, tacizler, yolsuzluklar, rüşvet haberlerinden geçilmiyor. Trafikte zikzak yaparak kendisinin ve çevresinin canını tehlikeye atan, hayvanlara eziyet ederek zevklenen, ana babasına şiddet uygulayan, çocuklara ve kızlara cinsel tacizde bulunan, psikolojisi bozulan, intihar eden veya etmeyi düşünen, başkasının ve kamunun malını bilerek, sıkılmadan gasp edenlerden geçilmiyor. Maalesef toplum olarak garip bir hal aldık. Sanki topluca çıldırmış gibiyiz. Acımasız, saldırgan ve sevgisiz hale geldik. Diğer yandan da ekonomik dengesizlik, işsizlik, çaresizlik, geçimsizlik, empati yoksunluğu, merhametsizlik, doyumsuzluk, şükürsüzlük arttı. Artık sokağa çıkınca çevremizdeki güzellikleri, harika tabiatı, Rabbimizin bize sunduğu nimetleri değil de olumsuzlukları görüyoruz. Her şeyin kötüsüne odaklanıyoruz. Bu da bize bilişsel, davranışsal ve zihinsel olarak inanılmaz zarar veriyor. Üstelik bu şekilde karamsar bakışlar ve anormallikler sıradanlaştı, tepki de vermez olduk. Adeta hastalığın ve bozukluğun sosyal salgın haline geldiğini görüyoruz. İlkesizlik, inançsızlık,