Aileyi yıkan yasalardan kurtulmalıyız!

Türk Medeni Kanunu'nun halen geçerli ilgili maddesine göre; boşanma davası reddinin kesinleşmesinden sonra eşler, 3 yıl bir araya gelemediklerini yeni bir dava açarak ispat etmeleri halinde boşanabilmektedirler. Yargıdaki gecikme problemleri de dikkate alındığında çekişmeli bir boşanma davasının ortalama olarak 5 yıl sürdüğü bilinmektedir. Kararın kesinleşmesi üzerine 3 yıl beklendikten sonra açılan davanın da 2 yıl sürdüğü hesaba katılırsa, yaklaşık 10 yıl boyunca eşlerin evlilik açısından en verimli yıllarının heba olduğunu söyleyebiliriz.

Bu konuda değişik vesilelerle sakıncalı durumu anlattık, uyardık. İşte Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kararı oldukça olumlu bulduk:

Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesinin 4. fıkrasında belirtilen bu sürenin adil olmadığı, eşlerin uzun sürelerin sonunda boşanabildikleri, bu durumun herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilemez ve vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğunu öngören anayasal hükümle bağdaşmadığı, kuralda öngörülen sürenin ilgililerin evlilik dışı ilişki yaşamalarına neden olduğu, bu suretle kuralla kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının yanı sıra devletin aileyi koruma yükümlülüğünün de ihlal edildiği açıklanmak suretiyle Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülerek yapılan başvuru üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından; ".. özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı ile aile kurumunun koruma amacı arasında makul bir denge sağlamayan kuralın ölçülülük ilkesini orantılılık alt ilkesi yönünden ihlal ettiği sonucuna ulaşmıştır" gerekçeleriyle kuralın Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı, kanayan yarayı bir nebze de olsa onarmaya katkı sağlayacaktır. TBMM'ye bundan sonra düşen görev ise, iptal kararı doğrultusunda eşlerin 3 yıl bekleme süresini en fazla 6 ay süreyle sınırlandıracak yeni bir yasal düzenleme yapılmasıdır.

Yakın dönemde yeni devrim yasaları olarak tanımlanan 2010 yılındaki Anayasa Referandumu ile kabul edilen KADINLARA POZİTİF AYRIMCILIK; aileyi tahrip eden dünyada eşi ve benzeri bulunmayan, kadını şiddetten koruma bahanesiyle çıkarılan 6284 sayılı yasa; edinilmiş mallara ortaklık yasal rejimi; süresiz nafaka; 5237 Sayılı Ceza Kanunundaki evlilik içi cinsel saldırının suç olarak tanımlanması; evlilik birliğinde işlenen hakaret, tehdit, yaralama suçlarının nitelikli halinin uygulanması ve şikâyetten vazgeçme hakkının tanınmaması ile uzlaşma hükümlerinin uygulanmasının yasaklanması gibi hususlar ağır riskler taşıdığından evlilikten kaçınılmaktadır.

Böylelikle evlilik dışı ilişkilere yönelme arttığından sağlıklı bir nesil oluşamayacaktır. En az 3 çocuk isteği, bu yasaların uygulanmaya devam edilmesi durumunda mümkün olamayacaktır.

Anayasa'nın iptal kararı üzerine Türk Medeni Kanunu'nda yeni reformlara ihtiyaç bulunmaktadır. Açılacak boşanma davasının konusu sadece boşanmaya yönelik olmalıdır. Seri yargılama sonucunda şartları oluştuğu takdirde kısa sürede boşanmaya karar verilmelidir. Boşanma davasının ferileri olan velayet, nafaka, maddi ve manevi tazminat ile mal paylaşımı ayrı bir dava olarak görülmelidir. Tarafların kötü niyetle karşılıklı eziyeti son bulmalıdır.