Aileyi yıkan kanunlardan kurtulmalıyız!

Yeni devrim kanunları olan Medeni Kanun, Ceza Kanunu ve 6284 sayılı özel ceza kanunu; feminist ve LGBTİ bireylerinin arzu ve istekleri doğrultusunda hazırlanmıştır. Değiştirilen eski kanunlarda korunan hukuki yarar aile, ahlak ve kamu güvenliği iken yeni kanunlarda korunan hukuki yarar; birey, kişi ve kimselerin cinsel özgürlüğünü teminat altına almak olmuştur."...Evlerde bilinç yükseltme toplantılarına başladık. ..Sonra Medeni Kanun ve ceza kanununu değiştirilmesini istemeye başladık ve sonunda değiştirttik." Bu sözler Mor Çatı'nın kurucularından Av. Canan Arın'a aittir. Bir başka radikal feminist önderin ".. Ceza Yasasını, 6284 sayılı yasayı noktasına virgülüne kadar biz yazdırdık. Lacivert elbise giyen küçük adamlar bu yaptıklarımızı fark edemediler" ifadeleri ile korkunç gerçeği yüzümüze çarpmıştır. Yeni kanunların redaktörlerinin bazıları suskun iken, bazıları ise marifetmiş gibi "bu yasaları yapmayı Allah bize nasip etti" diyecek kadar halkımızla alay etmektedirler. Aile, Türk toplumunun temelidir. (Anayasa 41m.f.1) Yeni Medeni Kanun ve 2005 yılında yürürlüğü giren Ceza Kanunu aile kurumunun insicamını bozmuş, ailenin disiplinini sağlanamaz hale getirmiştir. 6284 sayılı özel ceza kanunu ile de mahrem alan olması gereken ailenin içine kamu gücü gereğinden fazla girmiştir. Kralların bile giremediği son kale olan aile günümüzde genel ve özel yasaların uygulamaları sonucu polisjandarma, hâkim, savcı ve avukatların kol gezdiği alana dönüştürülmüştür. Sonuçları; boşanmalar, aile içi şiddetin artması, çocukların korumasız ve desteksiz kalması ile ailenin dağılması olmaktadır. Diğer bir radikal feminist Mine Söğüt ise Cumhuriyet Gazetesindeki köşe yazısında ".Geleneklerin, inançların,