Suriye'deki DEAŞ meselesinde yollar Esad'a mı çıkıyor

BUNDAN önceki iki yazımızda güçlenen bir ihtimal olarak gündemde yerleşmeye başlayan ABD'nin Suriye'den çekilmesi ve bu durumda Fırat'ın doğusundaki bölgede tutuklu bulunan binlerce DEAŞ'lı militanın akıbetine ilişkin soruları değerlendirmeye çalıştık.

Üzerinde durduğumuz çekilme senaryosunun bir başka önemli sorusu, bu bölgede bugüne kadar ABD'nin koruyucu şemsiyesinden yararlanmakta olan Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) ne olacağıdır. SDG, yani PKK'nın Suriye'deki uzantısı olan YPG'nin merkezinde yer aldığı askeri örgüt...

SDG kadar, Fırat'ın doğusunda Suriye topraklarının yaklaşık üçte birini kaplayan bu örgütün kontrolü altındaki Özerk Yönetim'in geleceği de yine bu ucu açık soruların konusudur.

Bu sorular, ABD'de önümüzdeki kasım ayının başında yapılacak olan başkanlık seçiminin menziline girilmesiyle birlikte, gerek seçim döneminin tartışmaları gerek seçim sonucunun tetikleyebileceği muhtelif senaryolar bağlamında ele alınması gereken zor meseleler olarak karşımıza çıkacaktır.

Sonuçları, serpintileri Türkiye'yi birinci derecede ilgilendirdiği için bu başlıkların yakından izlenmesi gerekecektir.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Özellikle geçmişte başkanlığı döneminde Suriye'den ABD askerlerini çekmek konusunda kritik hamleler yapmaya kalkan, ancak her seferinde kendi müesses nizamı tarafından frenlenen Donald Trump'ın yeniden seçilme ihtimalinin yabana atılmaması gereken bir aşamada, bu sorular galiba her zamankinden daha çok önem kazanıyor.

Bugünkü yazımızda bu konuda geçmişte yaşanan gelişmeleri çok kısaca hatırlatıp, bundan sonrasına dönük genel bir değerlendirmede bulunmak istiyoruz.

Evet, geçmişte ABD'nin Suriye'den çekilmesi karşılığında Türkiye'nin ABD'nin boşaltacağı alanlarda kalan DEAŞ unsurlarıyla mücadeleyi üstlenmesi, bu kapsamda bu bölgedeki muhtelif cezaevlerinde tutuklu bulunan DEAŞ'lıların kontrolünü yüklenmesi konularında ciddi müzakereler yapılmıştır.

Daha doğrusu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başkan Donald Trump arasında doğrudan ikili düzeyde işleyen telefon hattı üzerinden yürütülmüştür bu müzakereler.

Bu denemelerin ilki 2018 aralık ayında gerçekleşmişti. O dönemde Türkiye, Fırat'ın doğusundaki coğrafyada PKK tehdidiyle mücadele etmek için bu bölgeye askeri harekât düzenlemek isterken, müzakerelerin yönü ABD'nin bölgeden çekilmesi karşılığında DEAŞ tehdidiyle mücadelenin nasıl yürütüleceği meselesine çevrilmişti.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Burada kritik bir dönemeç olan 14 Aralık 2018 tarihindeki telefon görüşmesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başkan Trump arasında önemli ölçüde mutabakata varılmıştı. Buna göre, ABD'nin çekilmesiyle birlikte Türkiye de Fırat'ın doğusundaki askeri harekâtını başlatacaktı. Mutabakatın bir boyutu da DEAŞ'tı.

Erdoğan, 21 Aralık 2018 tarihinde yaptığı bir açıklamada Trump ile görüşmesinin ayrıntılarını kamuoyuyla paylaşarak şöyle demişti:

"Sayın Trump yaptığımız görüşme neticesinde bize şunu söyledi: 'Buradan siz DEAŞ'ı temizler misiniz"

Erdoğan, Trump'ın bu sorusunu "Biz temizledik. Bundan sonra da temizleriz. Yeter ki sizler lojistik anlamda bizlere gerekli desteği verin" diye yanıtladığını açıklamıştır.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

İlginç olan nokta, Başkan Trump'ın, aralarındaki mutabakata dayanarak 19 Aralık 2018 tarihinde Beyaz Saray'ın bahçesinden yaptığı bir açıklama ile ABD askerlerinin Suriye'den döneceklerini Amerikan halkına bir müjde olarak duyurmasıydı.

Erdoğan ve Trump, 23 Aralık 2018 tarihinde ikinci bir telefon görüşmesi yaptılar. Trump, hemen ertesinde 24 Aralık'ta paylaştığı bir tweet mesajında, "Erdoğan bana IŞİD'in (DEAŞ) Suriye'deki kalıntılarının kökünü kazıyacağını kuvvetli bir şekilde söyledi. Kendisi bunu yapabilecek biridir" demiştir.

Gelgelelim, Trump'ın çekilme kararını kabine üyelerine ve güvenlik bürokrasine danışmadan aldığı anlaşılmış, Pentagon ve Kongre'deki Cumhuriyetçilerin de devreye girmesiyle Trump frenlenmişti. Bu sırada meydana gelen siyasi deprem, Trump'ın kararına muhalefet eden asker kökenli Savunma Bakanı John Mattis'in de istifasını da beraberinde getirmişti. ABD askerlerini bölgeden çekmeyince Türkiye de planladığı harekatı askıya almıştı.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Trump, Suriye'den askerlerini çekme düşüncesinden vazgeçmemiştir. Yaklaşık 10 ay sonra 2019 yılının ekim ayında yine Erdoğan ile aralarında yürüyen telefon diplomasisi sonucu 2018 aralık ayında yaşanan akış büyük ölçüde tekrarlanmıştır.

Bu görüşmeler sırasında ikisi arasında 6 Ekim 2019 tarihinde yapılan görüşmeden sonra Türkiye'nin Fırat'ın doğusunda DEAŞ'la mücadele sorumluluğunu üstlenmesi hususu bir kez daha teyit edilmiştir. Mutabakat o kadar ileri gitmiştir ki, bu görüşmeden sonra Beyaz Saray tarafından yapılan açıklamada, "Türkiye bundan böyle son iki yıldır bölgede yakalanan IŞİD (DEAŞ) savaşçılarından sorumlu olacaktır" denilmiştir.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın açıklamasında ise daha diplomatik bir ifadeyle "Türkiye'nin DEAŞ terör örgütüne karşı mücadeleyi sürdürmeye kararlı olduğu, bölgede böyle bir sorunun yaşanmaması için her türlü tedbiri alacağı" belirtilmiştir.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Daha önce 2018 sonunda Fırat'ın doğusunda hazırlandığı askeri harekâtı askıya alan Türkiye, bu kez "Barış Pınarı Harekatı"nı fiilen gerçekleştirmiştir. Başkan