'Benim evlâdım yapmaz!' mı

Ön yargıyı, biz hep olumsuz düşünürüz.Oysa olumlu ön yargı da vardır. Ön yargı, geçmişten gelen olumluolumsuz bilgilerdir. Adı üstünde, geçmiştedir. Oysa geçmişteki olumsuz bilgilerin kaynağı değişebileceği gibi, olumlu bilgilerin de kaynağı değişebilir. Dün kötü olan bugün iyi; dün iyi olan bugün kötü olabilir. Yani günahını görüp, tövbesini görmediğimiz insanların üzerinde hep bir olumsuz önyargı taşırken; iyiliklerini görüp, kötülüklerini görmediğimiz insanların üzerinde de hep bir olumlu ön yargı taşırız. Sabah evinden inançlı çıkanın, tedbiri alınmazsa akşama akibeti belirsizdir. İnsan inişli çıkışlı bir hayat serüveni içinde yuvarlanmaktadır. Böyle hızlı yükselişlerin, düşüşlerin olduğu bir dünyada, "Benim yavrum namazında niyazındadır, o hep edeplidir, sohbetlere gider gelir, ben ona güveniyorum..." gibi yargılar, kanaatler, hayaller, gerçekler ne kadar yerindedir, ne kadar doğrucudur, ne kadar mantıklıdır tartışılır. Tabiî ki bu, evlâtlarımız üzerinde hüsn-ü zannımızı kaldıralım demek değildir. Kimseye su-i zan hakkımız yok. Ama hüsn-ü zan ederken, 'adem-i itimat' denilen bir 'tedbir'i elden bırakmamak da aklın gereğidir. Peygamberler bile nefsini temize çıkarmazken, kıyamet asrında yaşayan insanların nefislerine güvenmesi de ne demek Güzellikler kaynağı beslenirse devam eder. Sulamadığınız bahçe kurur. Kanun böyledir. Hani vardır ya, duyarsınız, 'Benim dedem de müftüydü...' gibi lâflar. Eee ne oldu sonra,