Mutlu muyuz

Mutlu muyum; Hayır Mutsuz muyum; gene hayır Niye mutlu değilim, anlatayım; Jorge Jesus gibi kurt bir hocanın çalıştırdığı Fenerbahçe, Rennes takımının atletik özelliklerini, hızını, rakip kaleye çok çabuk gelişini ve kenarları çok iyi kullandığını bilmesine rağmen kendi savunmasının kenarlarını niye "mayınlı bölge" ilan etmedi, niye ekstra önlem almadı, anlamadım Fenerbahçe başlangıçta kenarları, özellikle Lincoln'ün sol kanadını o kadar boş bıraktı ki, Rannes'li oyuncular "istediğim bir göz, Allah verdi iki göz" demeye başladılar Çok hızlı geldiler, asiste dönüşen paslarını da asla kaleye paralel ya da kaleci Altay'ın müdahale alanına atmadılar Hep geriye kestiler ve kestikleri alanda gol vuruşunu yapacak mutlaka bir ya da iki Rennes'li oyuncu vardı Rennes'li oyuncular her gol vuruşunu çok rahat yaptılar Çünkü Fenebahçe stoperlerinin önünde Arao ya da Crespo bu gol vuruşlarıda hiç yoktular... Rannesli oyuncular cetvel ellerinde gibi ölçtüler biçtiler, vurdular İçimizi acıtsa bile kabul edelim ki bu golle sonuçlanan vuruşlar kalitenin zirvesiydi Fenerbahçe seyircisi gollerden sonra kaleci Altay'a neden homurdandı, anlamadım Bırakın Altay'ı B.Münih kalesinden Neuer'i getirip koysanız, gol olan bu vuruşları gene çıkartamazdı Kabul edelim ki; şans da Rennes'den yanaydı.. İlk yarıda 4 atak yaptılar, 3 gol attılar Neredeyse tam isabet... İlk yarım saatte gelen üç gol ve 3-0'lık skor Fenerbahçe için tam bir kabustu Açık konuşalım; Rennes 3-1'i yeterli görmüş olacak ki, ikinci yarıda bu skoru korumak adına adeta üstüne yatmak istedi İşte Fenerbahçe'nin inadı ve yenilgiye isyanı burada devreye girdi Jesus'un diğer maçlara oranla biraz daha erken gelen dört değişikliği Fenerbahçe'ye ekstra bir hamle gücü de kazandırdı Çok uzun bir aradan sonra oyuna girme şansı bulan Zajc'ın çatala takılan frikik golü, belki de futbolun adaletiydi Jesus'a "yeter artık bu kadar ihmal edilecek oyuncu değilim"