Galada hüsran...

Muhteşem bir başlangıç oldu Kusursuz bir zemin, tek koltuğu boş kalmayan tribünler, Oliveira'nın 10. dakikada üst direkte patlayan frikiği, sonrasında Kerem'in sağıyla döndüğü, soluyla vurduğu, kaleci Onurcan'ın muazzam kurtardığı şut "Tamam" dedim, "Bu akşam futbolun tadını çıkaracağız"... Ama öyle olmadı, iyi başlangıç, ilk 10 dakikadan sonra, her dakika Galatasaray'ın aleyhine, Giresunspor'un lehine çalışmaya başladı Galatasaray'ın başlangıçtaki bunaltıcı baskısını, Giresunlu oyuncular, sürekli geriye ve yan pas oynayarak kırmaya, kurtulmaya, hatta soluk almaya çalıştılar Galatasaray, Giresun'un geriye ve yana pas oyununa döndüğü dakikalarda önde basamadı Giresun'un kendi alanındaki "al gülüm - ver gülüm" anlayışını sadece izlemekle yetindi Ayrıca Galatasaray çok hızlı iki kanat oyuncusu Yunus ve Kerem'e rağmen hızlı hücumu hiç düşünmedi Midtsjö, geçiş oyunlarında iyi göründü En azından bu alanın iki adamı Taylan ve Berkan'ın çok önünde olduğunu açıkça ortaya koydu Oliveira, ilk maçtaki görüntüsünün çok önündeydi Emre Akbaba, ikinci maçında da şansını iyi kullanamadı Bu takıma daha Mertens girecek, Torreira girecek Emre böyle devam ederse ara transferde kendini "kiralık" listesinde bulur Sandım ki, Galatasaray ikinci yarıda vitesi yükseltir, "uygun adım yürüyüşten" koşma temposuna geçer Neredee Galatasaraylı oyuncular ikinci yarıda bırakın koşmayı, tempo yapmayı, Florya'da akşam serinliğinde eli cebinde geziye çıkanlar gibiydiler Hangi kaliteniz olursa olsun, koşmazsanız, tempo yapmazsanız, kazanamazsınız Son yıllarda; ilk 10 dakika dışında geride kalan dakikalarda yürüyerek devam edip, maçı yürüyerek bitiren bir Galatasaray'ı ilk kez gördüm Aslında Giresun'un da kazanmak gibi bir niyeti yoktu Ancak bir ikram gerekiyordu O ikramı da Abdülkerim yaptı Kısa düşen kaleciye pası gerçek anlamda ikramdı ama, Borja da bu ikramı çok soğukkanlı gole çevirdi Galatasaray'ın yerinde olsam Nelsson'u satmayı aklımdan bile geçirmem 18 değil isterse 28 milyon euro versinler Marcao'dan