Vakıflar, birer şefkat ve merhamet abideleridir...
Ecdadımızın, hayatın her alanında yaptıkları binlerce vakıf, hayırseverliğin, şefkat ve merhametin takdirle anılacak unutulmaz örnekleridir.
Dünyâda insanlarayardımve iyilik etmek, âhirette de sevabına kavuşmak maksadıyla kurulan vakıflar, en büyük gelişmeyi ecdadımız Osmanlılar zamanında gösterdi. "İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olanıdır"Buhârîhadis-i şerifini rehber edinen Osmanlılar, her sahada olduğu gibi, bu sahada da muazzam ve kalıcı eserler meydana getirdiler. Vakıf yoluyla tesis edilen bu sayısız eserler, Osmanlı ülkesini bir baştan diğer başa ağ gibi ördü.Tesis edilen bu vakıflar, çok farklı alanlarda hizmet gördü. Su yolları, çeşme ve sebiller, yollar, aşevleri, dul ve yetim evleri, han, hamam, türbe, öksüz kızlara çeyiz hazırlamak, dul kadınlara ve muhtaçlara yardım etmek, mektep çocuklarına gıda ve yiyecek yardımı, bayramlarda çocukları ve kimsesizleri sevindirmek, kış aylarında kuşların beslenmesi, hasta ve garip leyleklerin bakımı ve tedavisi gibi pek çok maksatla çeşitli vakıflar kuruldu.Din ve ırk farkı gözetmeksizin bütün insanlığın hizmetine tahsis edilmiş, insanların bedenî ve rûhî hastalıklarını tedavi etmek gayesiyle kurulan vakıf hastaneler, dârüşşifâlar, önemli vakıf müesseseleridir.Sosyal hizmetler yönünden pek önemli olankervansaray ve misafirhanelerdehayvanların da bakımı yapılır, giderken de yolcuların ayakkabıları eskiyse yenisi verilir, kalma süreleri bitince sabah namazından sonra uğurlanırlardı.Bu mekânlar, hem yolcuların istirahatini temin etmiş, hem de açlık tehlikesiyle karşı karşıya bulunan ümitsiz kimselere bir sığınak vazifesi görmüş, dînî ve insânî vecîbeleri en iyi şekilde yerine getirmiştir.Böyle bir medeniyetin içinde yetişmiş olan ecdâdımız, öyle bir gönül terbiyesi almıştı ki, kimsenin evini gölgede bırakacak, güneşine mâni olacak şekilde bir ev inşâ etmez, kimsenin manzarasını kapatmazdı.