Eshâb-ı kiram, Sevgili Peygamberimizi benzeri görülmemiş bir muhabbetle sevdiler. Bu hususta, sonra gelenlere en güzel örnek oldular.
Eshâb-ı kirâmın Resûlullaha muhabbetleri -1-Eshâb-ı kiram "radıyallahü teâlâ anhüm"; Peygamber Efendimize "sallallahü aleyhi ve sellem" iman edip hayatta iken onu görmekle, âmâ yani gözleri görmüyor ise mübarek sesini duymakla şereflenen mübarek, bahtiyar ve seçilmiş kimselerdir. Onlar, Allah'ı sevmenin, Onun rızasına kavuşmanın ancak peygamber efendimizi canlarından, mallarından daha çok sevmek ve onun sünnet-i seniyyesine tâbi olmakla mümkün olduğunu çok iyi biliyorlardı. Bu sebeple, Resûlullaha (sallallahüaleyhi ve sellem)tam bir teslimiyetle tâbi oldular. Daima Onun hasreti, sevgi ve muhabbetiyle yaşadılar. Onların hayatları, bu sevginin örnekleri ile doludur.Enes bin Malik, Resûlullah Efendimizin hizmeti ile çok şereflenen bir sahabi idi. Resûlullahın mübarek yüzünü görmek, sesini duymak ve hizmet etmek, onun için en büyük sevinç ve neşe kaynağı idi. Peygamber Efendimiz, yaptığı hizmetlerinden dolayı ona duâ buyururlardı. Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" âhireti teşriflerinden sonra, derslerinde ve sohbetlerinde Resûlullahın zamanını, tekrar o günleri yaşar gibi, neşe ve zevkle anlatır, talebeler üzerinde büyük tesir uyandırırdı. Bu yüzden talebelerinde Resûlullahın sevgisi apaçık görülürdü. Sevgili Peygamberimizin vefatından sonra onu çok özlediğini, her gece rüyada gördüğünü söylerdi.Resûlullahın âşıklarından Sevban "radıyallahü anh" ise, onunayrılığına dayanamazdı. Bir günResûlullahınhuzuruna geldi.Çok mahzun bir hâlde idi. Onu bu vaziyette gören Peygamber efendimiz, bu hâlinin sebebini sordu.O da edeple ve hafif bir sesle şöyle dedi:"Ya Resûlallah! Benim sıkıntım şudur; ben seni göremeyince, çok özlüyorum ve seni görünceye kadar bu hasretim devam ediyor. Sonra âhireti düşünüyorum. Orada seni hiç göremeyeceğimden korkuyorum. Çünkü biliyorum ki, sen diğerPeygamberlerle beraber yüksek makamlarda olacaksın. Ben ise, cennete girsem bile, senin mertebenden çok aşağı bir mertebede olacağım; cennete girmediğim takdirde ise, zaten seni hiç göremeyeceğim. Bu hâl beni çok mahzun ediyor, çaresiz bırakıyor."