Senarist öyle istiyor!

La Casa De Papel dizisini seyrediyorum. Dizide iyi ve kötü adamlar var. Kötü adamlar çalıyor, çırpıyor, uyuşturucu kullanıyor, adam öldürüyor, sapkınlık yapıyor. Her türlü pislik var yani anlayacağınız.

Diğer tarafta da ülkenin düzenini korumaya çalışan polisler var. Hepsi efendi, düzgün insanlar.

Dizide bu eşkıyalardan birisi ölünce çok üzülüyorum. Gözlerim nemleniyor, içime bir hüzün çöküyor. Utanmasam ağlayacağım. O derece yani.

Polislerden birisi ölünce de seviniyorum."Oh be, gitti birisi daha"diye neşeleniyorum.

Sonra durup düşünüyorum

Ben niçin kötü adamların yanındayım Neden her türlü pisliğe bulaşmış tekinsiz adamlara sempati besliyorum Niçin onlar ölünce kederleniyor da iyiler ölünce seviniyorum

Biraz düşününce de cevap geliyor: Çünkü senarist öyle istiyor.

İşte tam bu noktada aklıma bir soru daha sızıyor:Acaba gerçek hayatta insanlara karşı beslediğim hislerle ilgili de aynı durum var mıdır Dizi seyrederken yaşadığım saçma sapan durum ekran dışında da yaşanıyor olabilir mi

Biraz düşününce yine cevabı buluyorum: Olabilir değil zaten öyle oluyor. Birileri senaryo yazıyor. Birileri oynuyor. Birileri de oyuna geliyor işte.

Yaşadığımız günün özeti bu galiba. Ben yetişkin hâlimle bu durumdaysam, siz bir de çocukların durumunu düşünün.

İyi de çözüm ne kardeşim

Yetişkinler olarak işi gücü bırakıp yapmamız gereken bir şey var: Çocuklarımızla ilgili duyduğumuz kaygıları gözden geçirmek ve öncelik sırasını değiştirmek. Odasında sessizce oturan ve önünde ekran, kulağında kulaklıkla saatler geçiren çocuğumuzun ne yaptığını, kimlerle yazıştığını bilmiyorsak, son girdiği deneme sınavında kaç net yaptığını bilsek ne yazar!

Okulla ve derslerle kafayı bozmuşuz resmen. Haftada birkaç gün eve öğretmen geliyor ve saatlerce çalışıyorlar. Ama çocuk anne babasıyla bırakın bir saati, on dakika bile oturup konuşmuyor. Konuştuğumuz zamanlarda da okuldan, derslerden bahsediyoruz ha bire.

Sınav kaygısından başka derdi olmayan anne babalar olarak, ebeveynlik imtihanından sıfır çekiyoruz. Çocukların önce ebeveynlerinden özel ders alması gerektiğini fark edemiyoruz.

Bu arada böyle yazınca birileri hemen,"Tespit iyi de çözüm ne kardeşim"diyor.

Çözüm şu;

-Çocuğum okusun da ne okuduğu çok önemli değil demeyeceksin. Çocuğun okumayı öğrenirken yaşadığın kaygıyı ve heyecanı, ne okuduğu konusunda da yaşayacaksın.


Warning: mysqli_close() expects exactly 1 parameter, 0 given in /home/koseyazarioku.com/public_html/themes/templates/footer_yazi.php on line 19