Liselere Giriş Sınavı ilginç uygulama farklılıklarına sahne oldu. Yani sınavın standardı bu sene bayağı bir saptı diyebiliriz.
Mesela çoğu okulda öğrenci ve veliler iki oturum arasında okul duvarlarını aşıp görüşemediler. Ama bazı okullarda veliler iki oturum arasında okul bahçesine girip çocuklarla piknik yapmışlar. Bazı okullarda ise çocuklar okuldan çıkıp karşıdaki büfede çift kaşarlı tost yemiş.Çoğu okulda kimlik kartı, giriş belgesi, su ve kalemler haricinde bir şeyin okula sokulmasına izin verilmezken, bazılarında öğretmenler şeffaf poşetlere konmuş gıdaları velilerden teslim alıp, sınıflardaki askılara asmışlar. Verilen molada herkes kendi poşetine koşup gıda takviyesi yapmış.Bir de defihacet meselesi var tabii. Bazı gözetmenler tuvalet izni verirken, bazıları"Yap altına"kıvamında bir duruş sergileyip hiç taviz vermemiş. Ne olacağını kestiremeyen bazı veliler de sonradan karalar bağlamak yerine, çocuğun altına bez bağlamış.Bu uygulama farklılıkları, ademimerkeziyet ve eğitimde yerelleşme adına önemli gelişmeler olarak görülebilirdi belki ama maalesef öyle bir durum yok. Çünkü bu yaşananların plansızlık ve düzensizlikten başka bir açıklaması yok.Hem 45 dakika ara niçin verildi Çocuklar rahatlasın, bir şeyler atıştırsın ve dinlensinler diye. Sonuç ne peki Çocuklar anne babalarını görebilmek için sınavdan daha büyük stres yaşadılar. Şanslı olanlar velilerin parmaklıklar ardından attığı muz ve fıstıkları yakaladı. Ama büyük çoğunluk anne babasını görmek için sınırdan kaçak geçmeye çalışan mülteciler gibi yoruldu. Çocuğun şekeri düşecek diye de velilerin tansiyonu çıktı.Önümüzdeki sene ne yapıp edip bu konuları çözmemiz lazım. Çünkü çocukların eğitim sistemine olan güvenleri zedeleniyor. Tuvalete gidemediği için sınavının kötü geçtiğini düşünen bir öğrenci, başka bir okulda tuvalet izni olduğunu duyunca hayal kırıklığı yaşıyor.En kötüsü de çocuk yaşta adalet duygusu zedelenince, yetişkinlikte her şeyi mubah gören bir zihniyet oluşuyor.Kafa karışıklığıSon yılların LGS sorularına bakınca kafamızın biraz karışık olduğunu görebiliyorum. Sanki sınav sistemini kurgulayan bir kişi var ve her sene karar değiştiriyor gibi.Bir sene"Sınavı kolay yapalım da çocukların motivasyonları düşmesin. Hem ülke olarak netlerimiz de yerlerde sürünmesin"diyor ve sorular kolay oluyor.Diğer sene, "İyi de kardeşim, bu sınava herkes girmeyecekti. Sadece yüzde onluk dilimi seçeceğiz diye niye yüzde doksanı telef ediyoruz Soruları zorlaştıralım da seneye herkes girmesin"diyor.Sonraki sene"Neyse, biz en iyisi orta yolu tutalım da ne şiş yansın ne kebap"deyip soruları orta zorlukta soruyor.