Kötü insan nasıl olunur

İnsanı yiyip bitiren en büyük hastalıklardan bir tanesi haset veya çekememezlik. Bu hastalık genellikle şöyle başlıyor: Önce çevrenizde bir kişiyi seçip onu hedefe koyuyorsunuz. Boş zamanlarınızda bütün enerjinizi bu kişinin kötü yönlerini düşünerek harcıyorsunuz. Girdiğiniz ortamlarda hep bu kişinin aleyhine konuşmalar yapıyorsunuz.

Bundan sonra da asıl gerilim filmi başlıyor. Çünkü haklı çıkmak için hedefe koyduğunuz kişinin hep yanlış yapmasını bekliyorsunuz. Tersi olduğunda da büyük bir bunalım yaşıyorsunuz. Bu kişinin mutluluğu, başarısı veya insanlarla olan iyi ilişkileri sizi derinden sarsıyor. Yani ortada hiçbir geçerli sebep yokken, kendinizi mutsuz etmek için yoğun bir mesai yapmaya başlıyorsunuz.

Tabii bu sırada kötülük, yavaş yavaş bünyenizi ele geçirmeye başlıyor. Başka insanların başına gelen kötü şeylere sevindikçe ve iyi şeylere üzüldükçe, karakteriniz zaafa uğruyor. İçinizde bir yılan gibi kıvırılarak dolaşan nefret hissi, aklınızı ve kalbinizi felç ediyor.

Yani kötü düşünce, insanı kötülüğe mahkûm ediyor. İsteseniz de o yoldan geri dönemiyor, battıkça batıyorsunuz. Ruhunuz sadece kötülükten beslenmeye başlayınca, başkalarının mutluluğu ve başarısına ağıt yakarak geçiyor ömrünüz...

Yaşanan drama bakar mısınız İnsan kendisine böyle bir eziyet yapar mı Maalesef yapıyor işte.

Hayatta uğraşacak bu kadar şey varken insanlarla uğraşmak, insanın kendi kendine verdiği en büyük ceza herhâlde.

Kendi hayatında hiçbir derdi yokken, başka hayatlardaki mutlu sahnelerden rahatsız olmak, bir insan için en acı şey olabilir. Çünkü nefret öyle ağır bir mesaidir ki insanın belini büker. Sevimsizleştirir. Psikolojisini bozar.

Bir tanıdığınızın iyi hâline sevinebilmek ve kötü hâliyle dertlenebilmek çok ama çok büyük bir nimettir. Tam tersi de zillettir.

Kötü düşünceye sahip insanlar hep açık ararlar. Bu da bir hastalık belirtisidir. O kişinin bilinçaltında değersizlik hissine bağlı büyük bir öfke vardır. Bu öfkenin dinmesi de mümkün değildir. Çünkü sürekli açık arayan kişi, hata yapmamak için çok büyük bir enerji harcar. Hata yapanları acımasızca eleştirdiği için, kendisi bir hata yaptığında ne hâle düşeceğini bilir. Bu tedirginlik de insanı yiyip bitirir.

İnsanların kötü yönlerine değil de hep iyi yönlerine odaklanan insan ise rahattır. Herkese karşı hüsnüzan ettiği için gündeminde hep iyilik vardır. Başkalarına değer verdikçe, kendi değeri artar. Kalbinde nefret değil sevgi birikir. Ve bu sevgi, hem ruha hem bedene şifa olur.

Mutlu olmanın formülü çok basit yani. İnsanların iyi yönlerini gör. Yanlışlarını gördüğünde üzül ama kınama. Hele başkalarına bundan sakın bahsetme! Dua et, beddua etme. Takdir et, haset etme. Haddini aşma. Orta yoldan şaşma.