Güzel şeyler oluyor

TSK, 27 Nisan 2007'de, Cumhurbaşkanlığı seçimine "laiklik" gerekçesiyle "müdahale" etmek istemiş, bildiri yayınlamıştı.
"E-muhtıra" tesmiye edilmişti hani.
Siyaset sonuç itibarıyla bu badireyi atlatmış ama maruz kalmaya engel olamamıştı.
Aynı şekilde, 28 Mayıs 2013'te "Gezi kalkışmasını" da atlatmıştı ama maruz kalmaktan yine kurtulamamıştı. (Ki, toplumsal fay hatlarını tarumar etmesi bakımından söz konusu kalkışma milat olmuştu.)
Çok geçmeden, 17-25 Aralık 2013'te, demokratik irade, "yolsuzluk susturuculu" otonom yargı darbesine maruz kaldı.
Unutmuş olamazsınız, o tarihlerde AK Parti içindeki kimi "elemanlar" da dâhil, memlekette ne kadar siyaset esnafı varsa hepsi birden, FETÖ'nün işbu darbesinin "kullanışlı aptalı" olmak için birbirleriyle yarışmışlardı.
Hiçbir iktidarın dayanamayacağı mahut darbe, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kısık sesiyle meydan meydan direnişi sayesinde atlatıldı.
Gelgelelim, maruz kalma durumunda bir değişiklik olmadı. En son olarak da 15 Temmuz 2016'da bu aziz millet Gladyo darbesine maruz kaldı.
Hülasa, muhtıra, kumpas ve darbe girişimlerinin hiçbirine maruz kalmadan engel olunamadı.
İlk kez, Ankara Emniyeti'nden üst düzey kamu görevlilerinin, Ayhan Bora Kaplan'ın elebaşı olduğu bir suç örgütü üzerinden hazırladıkları kumpasa "demokratik siyasi irade" maruz kalmadan engel olundu.
İlk kez bir kumpas, kuklacının da kuklacıların da ellerinde patlatıldı.
Ve ilk kez bilumum Cevherigillerin hevesleri kursaklarında kaldı.

İsrail rejimi tarihi, malumunuz, katliamlar tarihidir. Hangi birini sayalım; Deir Yasin, Tanaura, El Tira, Hayfa Safsaf, Davayima, Kibra, Samu, Shaa, Sabra Şatilla, Kudüs, Cenin katliamları...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail rejim şeflerinden Peres'in yüzüne karşı tevekkeli "Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz..." dememişti.
Öldürmeyi iyi bildikleri kadar mağdur olmayı da iyi biliyorlardı.