TKP'yi başörtüsünden vurmak

Geçen gün bir arkadaşım, "Nerde bir depremzede fotoğrafı görsem nefesim kesiliyor, mideme yumruk yemiş gibi oluyorum!.." dedi. Bu söz milletçe hali pürmelalimizin de ifadesi. Hele ki o gül yüzü çocuklar... Ve gözleri kan çanağı anlamındaki o anneler... Sıcak yuvalarımıza uyanmanın, yemenin içmenin, nefes almanın, hülasa yaşamanın "suçluluk duygusu" gibi bir şeye dönüşeceğini tahmin bile edemezdim. Böylesi günlerde her şey çok ağır geliyor! Depremi fırsata dönüştürmek isteyenlerin her türlüsü içimi acıtıyor. Hele şu boş beleş tartışmalar yok mu, hepten delleniyorum. İnsan hiç değilse şu deprem günlerinde, siyasi çıkarını veya hırsını veya nefretini biraz olsun erteler. En azından şu soruyu kendine sorar da utanır: Depremde tüm ailesini kaybetmiş bir depremzede, özellikle sosyal medyadaki tartışmalarımıza bir gün muttali olursa ne der acaba Mesela, "Bizim canlarımız daha enkaz altındayken, hayatlarımız üzerinden siyaset yapmaya utanmadınız mı" demezler mi O vakit yer yarılsa da içine girsek demez misiniz Yoksa utanma duygusu çoktan alındı sizden de bizim mi haberimiz yok Malumunuz "Hayat devam ediyor" en mutat teselli sözüdür. Bu sözü anlamlı kılan da hayatın kendisi için bittiğini hissedenlere, hayatın devam ettiğini gösteren güzelliklerdir. Kim olursa olsun, ne olursa olsun, mesele iyilikte ve güzellikte yarışmaktır, kinde ve husumette değil. Bakınız... TKP (Türkiye Komünist Partisi) "hayatı devam ettiren" güzelliklere çok şirin bir örnek verdi. Adıyaman'daki depremzede kadınlar için bir koli de başörtüsü gönderdiler. Çok ilerici, çok bilimsel ve çok çağdaş (Allah daha beter etsin) bir insan evladı da tepki göstererek, "Sizin AKP'den ne farkınız kaldı" demiş!