Türkiye-İsrail ilişkisi 90'lı yılların sonlarına doğru "stratejik ortak" olarak tanımlanırken Yunanistan-İsrail ilişkisi hayli mesafeliydi.
Yunanistan "Batı Bloku" içinde İsrail'e en mesafeli duran ülkelerdendi.
Yunanistan'ın Filistin yanlısı tutumunda Ortodoks teolojik hassasiyetlerden Soğuk Savaş dönemi solculuğuna ve anti-emperyalist "üçüncü dünya dayanışmacılığına" kadar birçok etmen rol oynamıştır.
Teolojik arka plan itibarıyla şuncağızı söylersek yanlış olmaz: Protestanlık Yahudiliği İncillerin kaynağı olarak görüp bir "yakınlaşma zemini" açtıysa; Helenizm Yahudiliği asimile etmeye çalışarak "çatışma zemini" doğurdu.
Fakat pratikte belirleyici olan jeostratejik pragmatizmdi.
Hâliyle, Türkiye İsrail'e ne kadar yakınlaştıysa Yunanistan da o kadar Araplara yakınlaşmaya çalışmıştı.
Türkiye-İsrail ittifakı Öcalan'ın Bekaa Vadisi döneminde Suriye'yi neredeyse "ortak düşman" bellemişti. (Türkiye'nin nedeni, Suriye'nin PKK'yı himaye etmesinden kaynaklanıyordu. İsrail de her şeyden evvel İran'la kurduğu yakın ilişkiden dolayı Suriye'ye düşmandı.)
Artık dönem değişti...
İsrail'in, "Terörsüz Türkiye" stratejisi yüzünden planları bozulmasaydı, PKK ve türevlerinin hamisi olarak "İkinci İsrail" mesabesinde (sözde) "Kürt devletini" kurmak için her yolu deneyeceği ortadaydı. Ki, bu hiç de "doğaçlama" değildi; "Yinon Planı" (1982) İsrail'in bölgede etnik temelli bölünmeyi hedeflediğini açık etmişti.
Dönem o kadar değişti ki vaktiyle Filistin'i destekleyen Yunanistan günümüzde İsrail'in müttefiki oldu. O kadar ki, İsrail Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ne "Demir Kubbe" hava savunma sistemi yerleştirmekle kalmadı, birçok askeri üs de kurdu.
Kime karşı mı
Kime olacak, "ortak düşman" belledikleri Türkiye'ye karşı.
İsrail bunu gizlemeye bile gerek duymuyor. "Kıbrıs'ın sadece Rumların değil, İsrail'in de sorunu" olduğunu gündüz gözüyle yazıp çiziyorlar. Hatta Yunanistan'la birlikte "Poseidon'un