Premium soykırım

Terör devletinin Gazze'de çocukları açlıktan öldürmeyi meşru hak olarak gören bakanlarından biri geçen gün "Uluslararası hukuk Yahudilere uygulanmaz. Çünkü biz seçilmiş halkız..." demiş.
Şaşacak bir şey yok aslında. Malumun ilamı, yani pratiğin tercümesidir.
Bu pratiğin aksine hareket edenlerin akıbetleri mi
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) savcıları, İsrail'in işlediği suçları incelemeye kalktığında aldıkları tehditler ortada.
Şu acayip "tesadüfe" bakar mısınız: Netanyahu ve İsrail'i Gazze'de yaptığı soykırım nedeniyle UCM'de sanık sandalyesine oturtan Güney Afrika'nın Paris Büyükelçisi Mthethwa kaldığı otelin 22'nci katından "düşüp" öldü.
Apartheid karşıtı mezkûr diplomat yerçekimine yenik düşmedi herhalde.

***

Büyük şairimiz İsmet Özel yıllar önce, "İnsan hakları bütün insanlığı ifade etmez; insan hakları bir insanı esas alır, o da Yahudi'dir..." demişti.
İnsan haklarının evrensel olmadığı, Gazze'de Filistinli çocukların parçalanmış göğüslerinde kanıtlandı.
Şuncağızı her daim aklımızda tutalım:
Yahudi teolojisinin "seçilmiş halk" öğretisi ikinci harpten sonra teolojik bir inanç olmaktan çıkıp siyasal dokunulmazlığa dönüşmüştür. Cari dünya sisteminin alametifarikası da budur.
Ayrıca...
Yahudiler için "Öldürmeyeceksin" veya "Çalmayacaksın" gibi hükümlerin yer aldığı 10 Emir sadece kendileri içindir; kendilerinin dışındakiler için hiçbir geçerliliği yoktur.

***

Siyonistler nezdinde başkasını öldürmek "güvenlik önlemi", başkasından çalmak meşru "toprak edinimi"; başkasının yurdunu işgal etmek de "savunma refleksi"dir.
Carl Schmitt'in "Egemen olan, istisnayı belirleyendir..." yaklaşımının tastamam tezahürüdür bu.
Schmitt, Nürnberg Yasalarının tartışıldığı dönemde