Pakistan'da neler oluyor

Devletler arasındaki ilişkilerde duygusallığa yer yoktur, belirleyici olan sadece çıkarlardır denilir. Kimsecikler de bu diskura karşı çıkmaz. Ne var ki, Pakistan ve Türkiye ilişkisi başkadır. Bambaşkadır. Adeta bir "gönüldaşlık" ilişkisidir. Zira Pakistan'ın ruh kökü ile Türkiye'nin ruh kökü aynıdır, birdir. Dahası, 1947'de Hindistan'dan ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Pakistan'ın varlık sebebi bu ruh köküne dayanır. Aynı şekilde bizim de İstiklal Savaşı'mız bu ruh kökünden neşet etmiştir. Gelgelelim her iki ülke de darbeden ve darbe girişimlerinden çok çekti. Her iki ülkede de idam sehpaları kuruldu. Türkiye'de 60 İhtilali ardından Başbakan Menderes idam edildi. Pakistan'da da Ziya ül Hak 1977'de darbe yapmış, 79'da Cumhurbaşkanı ve Başbakan Zülfikar Ali Butto'yu idam etmişti. Bu idam Türkiye'de de çok yankılanmıştı. Hiç unutmam, Erbakan, "Biz Pakistan'ı bütünüyle severiz..." demişti. Öyle de oldu. Türkiye her daim Pakistan'ın yanında yer aldı. Pakistan da öyle. Karabağ'da Türkiye ile aynı tavrı gösterdi. Kıbrıs meselesinde de ilk günden beri yanımızda. Demem o ki, Pakistan ve Türkiye'de yıllar içinde farklı siyasi görüşlere sahip iktidarlar geldi gitti ama "gönüldaşlık" ilişkisi aynı kaldı, hiç değişmedi. Peki bundan sonra da böyle sürer mi Sürer, sürmeli, sürecek. Lakin, büyük bozguncu işbaşında. ABD hayli zamandır Türkiye ve Pakistan'a kafayı takmış durumda. Bunun temel nedeni de şu: Artık her iki ülke de ABD'nin "emir ve görüşleri" doğrultusunda hareket etmiyor. Mesela, Pakistan Başbakanı İmran Han, ABD'nin üs talebini reddetti. Türkiye de onca ABD tehdidine rağmen S-400 Hava