Öyle bir ölüm ki...

Sözde Sünni kimi Arap müftüler ile bizdeki seküler müftüler, Yahya Sinvar'ın şehit edilmesine sevindiler. Aynı eşhas Nasrallah'ın şehit edilmesine de sevinmişlerdi.
Hatta (adı lazım değil) Suudi Arabistanlı bir müftü, "Biz bugün Sinvar öldüğü için çok mutluyuz..." diyebildi.
Malumunuz, Yahya Sinvar Sünni'ydi, Hasan Nasrallah da Şii.
Demek ki, söz konusu bilumum müftüler "direniş eksenine" mezhep ayrımı gözetmeksizin karşılar. Tıpkı Netanyahu gibi; o da hiçbir ayrım yapmadan Lübnan'da Şiileri, Filistin'de Sünnileri katlediyor.
Mezkûr "Sünni müftülerin" de "seküler müftülerin" de Şah dönemi İran'ındaki Şiilerle hiçbir sorunları yoktu.
ABD-İsrail ekseniyle uyumlu olunca mezhep farklılığının da önemi yok. Hem de "İster Şii ol ister Sünni, sağ yap gel" kıvamında.
O hâlde sevinebilirler: Bush'un Irak'a demokrasi getirdiği gibi Netanyahu da İran'a demokrasi getireceğini vaat etti. İşbu vaadin heyecanıyla Şah Rıza'nın veledi de "Ağlama Duvarı"nda arzı endam eyledi.

Şükür ki şükür, ülkemizdeki Sünni âlimlerimiz, allamelerimiz o Suudi müftü gibi Yahya Sinvar'ın şehadetinin ardından sevinmediler. En azından ben sevinenine şahit olmadım.
Ne de olsa "Osmanlı torunları", böylesine utanç verici sevinci içlerine sindiremezler herhâlde.
Mesela, İhsan Şenocak sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarda Yahya Sinvar'a aslanlar gibi sahip çıkıp, "Hz. Hamza'nın şehadeti mesabesinde" değerlendirdi. (Büyük Doğu teknesinden neşet eden fikir öfkesinden nasiplendiği belli.)
Nureddin Yıldız'ın bu yazıyı yazdığım sırada herhangi bir tepkisine rastlamadım ama Şenocak Hoca'yla aynı minvalde olacağı kuvvetle muhtemel.
Benim canım hocam Cübbeli Ahmet hiçbir paylaşımda bulunmadı. Prof. Ahmet Şimşirgil de öyle. Belki de İsmail Haniye'nin şehadeti ardından Hamas'ın liderliğine seçilen Yahya Sinvar hakkında çok talihsiz bir açıklama yaptıkları için yüzleri