Ölümün ölümü

"Gazze soykırımını" protesto etmek için İsrail'in Washington Büyükelçiliği önünde kendini diri diri yakarak canından vazgeçen Aaron Bushnell'in "Özgür Filistin" feryatları hafızalara öyle kazındı ki "emperyalizmin medya ayağı" sittin sene uğraşsa silemez.
Zaten uğraşmaya da çoktan başladılar ama beyhude.
Bu sefer gerçekten işleri zor.
Zira Aaron Bushnell ne bir Müslüman ne de siyahi; beyaz bir Amerikalıydı. Üstelik, ABD Hava Kuvvetleri'nde aktif görevliydi.
Yine de yeteneklerini konuşturmaya devam ediyorlar. Mesela, Bushnell'in "akli dengesinin" bozuk olduğu yalanı bunlardan biri.
Soykırım suçuna ortak olmamak için canından vazgeçmeden önce dünyanın en aklı başında sözlerini söyleyen bir kahramanı karalayacaklarını sanacak kadar "dengelerini" kaybettiler!
Halbuki...
Bushnell'in "eylemi" İsrail'in Gazze soykırımına karşı milyarlarca insanın duyduğu öfkenin, soykırım karşısında çaresiz kalmaktan kaynaklanan yürek yangınının dışa vurumu mesabesindeydi.

Mahut medyanın, Aaron Bushnell'in "Özgür Filistin" çığlıklarıyla kendini yakarken "Hiçbir İsrail elçiliği personelinin zarar görmediğini..." dile getirmesi yok mu
Namussuz, vicdansız herifler! İyi, gurur duyun o hâlde, gestapo edalı o polisinizle.
Ki, bir güvenlik görevlisi, Bushnell'e silahını doğrultmuş vaziyetteki o polisinize, "I need fire extinguisher... I don't need guns, I need fire extinguishers..." diye haykırıyordu.
Bu haykırış, Gazze'yi soykırımdan geçiren İsrail'e silah temin eden Batılı politikacılara da yöneltilse yeridir: "Silaha değil, yangın söndürücüye ihtiyacımız var..."
Ne ki, yangın söndürücüleri yani ateşkesi ABD veto ediyor hâlâ. Demek ki on bini aşkın çocuğun katledilmesi gözlerini doyurmaya yetmedi.