Neyin provası bu efendiler
Gazze soykırımcısı İsrail bugün hangi ülkeyle savaşırsa savaşsın hiç kuşkusuz o ülkenin İsrail'i rezil rüsva etmesini isterim.
O ülke ister Yunanistan olsun ister Ermenistan, fark etmez. Hatta uzaylılar da olsa fark etmez.
Bizim mahalledeki kimi algı operatörleri lafın burasında, "Salih Tuna Yunanistan'ın kazanmasını istiyor" diyebilirler. Tıpkı Kadir Mısıroğlu'nun "Keşke Yunan galip gelseydi..." sözünü bağlamından kopartan karşı mahalledeki algı operatörleri gibi.
"Fesli" diye aşağılamaya çalıştıkları adam "Yunan Mezalimi" eserinde, "Ey Türk genci!.. Unutma ve affetme..." demişti, "Yunan hâlâ aynı alçak, aynı hırsız, aynı çapulcu ve eşkıyadır..." Bu çizgisini de hiç değiştirmedi.
Fakat, karşı mahalle Mısıroğlu'nu "Yunan muhibbi" ilan etti, bizim mahalleye çöreklenen algı operatörleri de neredeyse "İsrail muhibbi" ilan edecekler!
Nasıl mı
Nasıl olacak, İran 600 gündür Gazze'de çocukları parçalayan İsrail'e füze yağdırıyor, bunlar merhumun "İran'da güneş doğsa şemsiyenin altına saklanın..." sözünü sosyal medyada dolaşıma sokuyor.
Gençleri "İrancı" olmamaları hususunda (vülgarize yöntemiyle) uyarmaya çalıştı, gidin "Netanyahu'nun kullanışlı aptalı olun" demedi. Merhumu yarım asırdır tanırım, ne ırkçıydı ne de coğrafyacı. Bugün yaşasaydı, İran'ın füzelerinin Tel Aviv'i vurduğunu, Hayfa'yı yaktığını görseydi, "Bir füze de benim için atın..." derdi.
Bunlar bir ara "İran animasyon yapıyor, havai fişek atıyor" derlerdi, mecburen faz değiştirdiler. İşin garibi, bunların bir kısmı eskiden "İrancıydı" son yıllarda fanatik "İran düşmanı" kesildiler. "Bunlardaki İran sevdası nereden geliyor" çözememiştik, şimdi de "Bunlardaki İran düşmanlığı nereden geliyor" onu da çözemiyoruz!
Bunların etkisindeki kimi külyutmazlar da "Kurtlar Vadisi" adlı kült dizinin bir sahnesinde yer alan İsrail ile İran'ın "danışıklı dövüş" yaptığına dair replikleri gerçek sanıp İran-İsrail savaşının perde arkasını güya deşifre ediyorlar. Oysa aynı dizinin ilk dönemindeki Polat Alemdar ile sonraki dönemindeki İskender Büyük (konjonktür gereği) yer değiştirmişti de ruhları duymamıştı.
Kurguyu gerçek sanan sosyolojiye gerçeği kurgu diye sunabilir, mesela, savaşı gündüz gözüyle "danışıklı dövüş" diye yutturabilirsiniz.