Ne kadar zıplarsan zıpla

PKK'nın silah bırakma ve fesih açıklamasının ardından "malumlar familyası" zıplamaya başladı.
İçlerinde her türlüsü var.
Silah bırakmaması için vaktiyle PKK'nın önüne yatanlardan tutun da "Bunun bize ne faydası var" diyen spiker eskisi bacılarımıza kadar ne ararsan bulursun derde dermandan gayri. (Terörün devam etmesinden ne fayda görüyorsa artık.)
Birbirine taban tabana zıt olanların senkronize tepkisi de çok mânidar.
Mesela, "Demokratik özerklik hendeklerde ilan ediliyor..." diyerek hendek terörüne omuz verenler ile teröristleri hendeklere gömen Mehmetçiği "Sarayın Askeri" diyerek sırtından hançerleyenler "sürece" eşzamanlı laga luga ediyorlar.
"Sınır ötesi terör operasyonlarının" alayına karşı çıkıp PKK'nın silah bırakmasına "Türkiye parçalanacak" gerekçesiyle karşı çıkmak anlaşılır bir şey değildir.

İçlerindeki en kalabalık güruh, iktidarın bu süreçten kazançlı çıkacağı endişesiyle yazıklananlardan ibaret. Hatta tamamına yakını böyle.
Bunların nezdinde dünya yanmış, Türkiye parçalanmış ne gam; Erdoğan gitsin de ne olursa olsun!
Öyle de "güzelleşmiş" dünyaları var ki kıyamazsın! Neredeyse PKK'nın dizine başlarını koyup "Neden silah bıraktınız, siz Kandil'den biz buradan el ele verip ne güzel Tayyip'i yıkacaktık!" diye ağlayacaklar.
Bunların en aklıevvelleri de PKK'nın silah bırakması üzerine, "Barzani memnunsa, YPG memnunsa, PKK, Amerika, Batı dünyası, herkes memnunsa, orada bir fırıldak dönüyordur!" diyor.
Yıllar yılı Batı karşıtı her şeyi dışlayan, Batı'yı adeta kendine kıble bellemiş, çağdaşmuasır medeniyet müptelası müptezele bak sen, Batı'nın memnun olmasından işkilleniyor!
Hey gidi İsrailci şebelek, ne kadar zıplarsan zıpla dona düşer son damla!

Bir de PKK'nın fesih ilanındaki Lozan vurgusunun altını çizen, mezkûr sürece Lozan temelli karşı çıkan "sahici yurtseverler" var. (Bunların arkasına, ambulans peşine takılan uyanıklar gibi dizileneler de yok değil ama bahs-i diğer, geçelim.)