Manyak ittifak
"Soykırımcı İsrail'in yardımlara giriş izni vermemesi yüzünden Gazze'de çocuklar açlıktan ve susuzluktan ölürken değil İsrail'le ticaret yapmak, İsrail'e yağmurlu havada bir damlacık su vermenin bile izahı olmaz" demiştim.
Gazze soykırımının henüz ilk aylarıydı. İsrail'le ticaret iddiaları o vakitler ayyuka çıkmamış olsa da "şüyuu vukuundan beter" mesabesindeki bu yüz kızartıcı iddia behemehal mahkûm edilmeliydi.
Ne yazık ki hayli zaman sessiz kalındı. Bu süre zarfında mahut iddia daha da yaygınlaştı. Buna paralel olarak da "Katil İsrail'le ticaret yapıldığı" algısı yerleşmeye başladı.
Sonra iddialar malumunuz yalanlandı.
Fakat, belirli bir süre sonra (2 Mayıs'ta) Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kesin talimatıyla İsrail'le ticaretin sona erdirildiği açıklanınca (yapılmayan şey sona erdirilemeyeceğine göre) önceki "yalanlama" zevale uğradı. Bu da ister istemez belirli bir güven erozyonuna neden oldu.
Bundan sebep, en yetkili ağızlar İsrail'le ticaret yapılmadığını delilleriyle ortaya koyuyor, tüm iddiaların iftiradan ibaret olduğunu dile getiriyor ama algı bitmek bilmiyor.
Üstelik, Filistin Ulusal Ekonomi Bakanı el-Amur, "Türk hükümetinden, Filistin topraklarını Türkiye'nin İsraillilerle ticareti yasaklama kararından muaf tutmasını istedik" dediği hâlde. Hatta, söz konusu ticari artışın nedenini "Türkiye'nin İsrail'e ihracatı yasaklamasının ardından bu ticaret sadece Filistin'le sınırlı kaldı ve böylece Türkiye'nin Filistin'e ihracatında artış oldu..." şeklinde açıkladığı hâlde!
Mahut algının bir nedeni organize kötülüğün çapıysa diğer nedeni de güven erozyonudur.
Her şeyden evvel şunu söyleyeyim: Sayın Erdoğan'ın 2002'den beri (İBB Başkanlığı'nı hesaba katarsak 94'ten beri) emsali görülmemiş siyasi başarısının temel nedeni güvenilir olmasıdır.
Bakınız, 15 Temmuz'da ölümüne sokağa çıkmalarının nedenini sorduğum arkadaşlardan aldığım cevabın hülasası şuydu: "Reis'in bizi satmayacağına, yarı yolda bırakmayacağına olan inancımızdı..."
Erdoğan ile halk arasındaki bu güvene (veya gönül köprüsüne) kimi AK Partili zevatın hâl ve gidişatının zarar verdiği bir gerçek. İşbu "gerçeklik" organize kötülüğe maalesef alan açıyor.Kimsecikler kusura bakmasın: "Katil İsrail, işbirlikçi AKP" sloganı tastamam "organize kötülük" marifeti bir slogandır. AKP'den kasıtları da Cumhurbaşkanı Erdoğan'dır. İçlerinde AK Parti'yi ruhundan yani Erdoğan'dan kopartmaya çalışan mebzul miktarda (eski) AKP'liler (ve malum medyaları da) var.