Kurun partinizi de görelim

Her konuya kulak kabartan köşe yazarlarından değilim, tam aksine bazı konulara özellikle kulak tıkarım.
"Öyle köşe yazarlığı mı olur" demeyin, olursa da olmazsa da ben böyleyim.
Her mevzuya tecessüs göstermek bir hobi olarak bile hiçbir zaman ilgimi çekmedi, çekmez.
CHP'nin şu kurultay muhabbetine de kulaklarımı tıkamaya çalıştım ama tam başaramadım, "üstünkörü" de olsa haberdar oldum.
Eğin kulağınızı da size bir şey söyleyeyim:
Hangi konuda olursa olsun "üstünkörü" haberdar olmakla yetinirseniz, muhalif güruhun zokasını yutarsınız. CHP kurultayı konusunda ben yuttum da ordan biliyorum.
O kadar ki...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın halkla kurduğu gönül bağının üzerinden kendini var eden kimi aylak AK Partililerin işgüzarlığı yüzünden mahut kurultayın gündemden düşmediğini sandım. İçimden "Size ne kardeşim CHP kurultayından, CHP delegeleri onu genel başkan seçmiş, bunu seçmemiş kime ne Kendi partileri ne yaparlarsa yapsınlar. Dişinize göre adam mı arıyorsunuz.." demek bile geçti, o derece.
Gelgelelim, kazın ayağı hiç de öyle değilmiş.
Barış Yarkadaş'ı geçen gün bir televizyon kanalında dinleyince kelimenin tam anlamıyla donup kaldım.
Meğer bunlar eski genel başkanları Kılıçdaroğlu'nu resmen rüşvet ve hileyle alaşağı etmişler.
Eski CHP Milletvekili Yarkadaş, delegelere kanlı canlı dağıtılan dolarların miktarından tutun da CHP'nin bu denli kirlenmesini içine sindiremediğini ifade eden kimi delegelerin savcılığa verdikleri şikâyet dilekçelerine varıncaya kadar adıyla sanıyla öyle anlattı ki olursa o kadar olur!
"Bunları anlatmasam CHP'li kimliğime ihanet etmiş olurdum" diyen Barış Yarkadaş'ın, "Kurultayı onaylayınca AKP yargısı olmuyor da delegelerin şikâyeti üzerine kurultayı tekrar değerlendirmeye alınca mı AKP yargısı oluyor" mealindeki sorusu da tam bir kapaktı.
Özgür Özel'in neden yerinde duramadığı, neden meydan meydan dolaştığı,