Kürtlere biçilen rol

Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinin dünkü grup toplantısında yaptığı konuşmada, "Kudüs'ün işgalcileriyle, bebek katilleriyle, soykırımcılarla, emperyalistlerle yan yana yürüyenler, bundan gocunmayanlar, utanmayanlar, Kudüs fatihi Selahaddin Eyyubi'nin torunları olamazlar..." dedi.
Bu sözlerini, Avrupa'da "bölücü terör örgütünün" birkaç gün evvel yaptığı gösteride İsrail bayraklarının arzı endam etmesi üzerine dile getirdi.
Dedi ki: "Hangi Kürt kardeşim bu alçakça işbirliğini görmezden gelebilir.."
Ayrıca, bölücü terör örgütünün Türkiye tarafından muhatap alınmayı başararak iplerini elinde tutan efendilerine ne kadar kullanışlı olduklarını kanıtlamanın peşinde olduğunu belirttiği mezkûr konuşmasında gayet net bir şekilde "Bizim Kandil'e çağrımız yok" dedi, "Muhatabımız Kürt kardeşlerimizdir."
Sevgili dostum Orhan Miroğlu'nun fakire söylediği gibi gerçekten de "manifesto" niteliğinde bir konuşmaydı.

Öteden beri bölgedeki mezhep ve etnisite asabiyetini kendi çıkarları için kullanmanın hesabı içinde olan İsrail, Kürtleri hedefleri doğrultusunda kullanmanın son aşamasına ulaştı. ABD'nin binlerce TIR silahla Suriye'nin kuzeyinde kurmaya çalıştığı ikinci İsrail'i donatması bunun göstergesidir.
İsrail, hamisi ABD ile birlikte önündeki tüm engelleri bir bir ortadan kaldırıyor.
Ortadan kaldırmaya çalıştıkları sadece "Direniş Ekseni" değildir. Halkların kardeşliğini tarumar etmek de biricik hedeflerindendir. Mesela, onca provokasyona rağmen Kürt-Türk iç savaşına engel olan mana iklimini iğdiş etmek için tüm aparatları matine-suare görevdedir.
İsrail'in en nefret ettiği dayanışma da Lübnan'daki Şii Hizbullah'ın Gazze'deki Sünni Hamas'ın ölümüne yardımına koşmasıdır. Bu tarz bir dayanışmanın bölgeye yayılması İsrail için beka sorunudur. Soykırımcı İsrail'in istediği Şii ve Sünnilerin birbirlerini tekfir ederek katletmesidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bahsi geçen konuşmasında, Malazgirt'i kazanan kurucu iradenin Kürt-Türk kardeşliğinden neşet ettiğini dile getirdi. Devlet Bahçeli de siyonizmin işbu planını görüp Malazgirt'i kazanan iradeyi devreye sokmak için tarihi çağrı yapmıştı.
Vaziyet son derece kritiktir: Siyonistlerin Ortadoğu'yu yeniden dizayn etmeye çalıştığı bu süreçte "ya olacağız ya öleceğiz", başka yolu yok. "Olmak" her şeyden evvel, etnisite ve mezhep asabiyetine karşı agâh olmayı gerektirir.
Müstesna Kürt aydınlarından Müfid Yüksel, "Bölgemizi paramparça ederek Yugoslavya'dan beter hâle getirmeye çalışan