İşiniz zor

CHP'li trollerden olsaydınız seçim sonuçlarına kafanızı hiç yormaz "Belediyeleri Katar'a satmışlar!" der işin içinden çıkardınız.
Veya...
Mansur Yavaş kadar Allah'ın sevgili kulu olsaydınız sorunu hiç konuşmadan da çözebilirdiniz.
Veya...
"Sürgündeki AKP'liler" kadar aklıevvel olsaydınız seçim yenilgisini, "hukukun üstünlüğü" üzerinden okur bir güzel caka satardınız.
Lakin yırtınsanız da bu salim arkadaşlar kadar liyakatli olmazsınız.
Onlar ki, Davutoğlu ve Babacan'ın yayın organı mesabesindeki gazeteleri marifetiyle Davutoğlu ve Babacan'ın başını göğe erdirdiler.
Onlarla ve benzerleriyle baş edemezsiniz.

Yükünüz ağır, siz kendinize bakın. Rüzgâr da sizden yana esmiyor artık.
Yıllar yılı biriken tortular da kireçleme yaptı, tabiri caizse siyasi hayat damarlarınızın birçoğu tıkanma seviyesine geldi. Artık palyatif çözümlerle sonuç alamazsınız. By-pass yapmaktan yani tıkanan damarları değiştirmekten başka çareniz yok.
O halde zerre miskali yeise kapılmadan behemehal tedaviye başlamak zorundasınız.
Lakin işiniz gerçekten de çok zor.
Fırsatçı mürailerden olsaydınız kolaydı. Seçim mağlubiyetini araçsallaştırmak suretiyle hedefe koyduğunuz şahıslara operasyon yapmaya çalışırdınız.
İdare-i maslahatçı olsaydınız konumunuzu sürdürmeyi kâr bilir, beylik laflarla vaziyeti idare etmeye çalışırdınız. Konumunuzu sağlama almak için de "Partimizi dizayn etmek istiyorlar" yaygarasıyla kadro değişikliğine karşı çıkardınız.
İşiniz zor; çünkü bıçak kemiğe dayandı, artık "değişimi" gerçekleştirmek zorundasınız.
Değiştirilenlerin ilk fırsatta karşınıza geçme ihtimalini de göze alacaksınız.
Sorun elbette şahıslardan ibaret değildir.
Lakin şahıslar sorunun bir parçası haline geldiğinde yapmanız gereken o şahısları en azından istirahate almaktır.
İşiniz zor; çünkü bünyeyi hepten çürütecek kangren unsurları kesip atacak, "sen ben bizim oğlan" ilişki biçimlerinden ışık hızıyla uzaklaşacaksınız.