Filistinli çocukları, öz vatanlarında sığındıkları çadırlarıyla birlikte canlı canlı yakacak kadar Gazze'de korkunç soykırım gerçekleştiren İsrail, ne direnişi yok edebildi ne de umutları söndürebildi.
İsrail'in Filistin direnişini tarihe gömme planı, sonuç itibarıyla kendi "itibarını" tarihe gömdü. İtibarını dediğim, caydırıcılığını ve ordusunun "yenilmez" imajını.
Filistin direnişini (Hamas'ı) yok etmek isterken, direnişle masaya oturmak zorunda kalan bir ordunun savaş kazandığını kimse iddia edemez.
Hülasa, siyonist terör devletinin "mutlak zafer" nutukları, döktükleri kanda boğuldu.
Hamas'ın müzakere heyetinden İzzet er-Rişk, "Bu anlaşma, halkımıza karşı tarihsel sorumluluğumuzun ve 7 Ekim direnişinin kazanımlarının bir sonucudur" derken, İsrail tarafında "teslimiyet sahnesi" bekleyen muhabirler şaşkınlıktan donakaldı.
İsrail medyasındaki ağırlıklı görüşü (bir kanallarının da dile getirdiği gibi) "Hamas ortadan kalkmadan savaş bitiyorsa bu yenilgidir..." şeklinde özetlemek mümkün.
***
Irkçı siyonist devlet, Gazze'de iki yıl boyunca yaptıklarıyla dünya vicdanına karşı savaş açmıştı, sonuçta tüm dünyayı kaybetti.İsrail medyası da bu gerçeği "7 Ekim öncesi dünya artık yok!.." şeklinde itiraf etmeye başladı.
Gerçekten de yok... O kadar ki Avrupa sokaklarında İsrail karşıtlığı, politik bir duruştan ziyade ahlaki bir refleks hâline geldi.
İnsanlık vicdanı (tüm manipülasyonlara rağmen) İsrail terör devletinin PR aygıtlarını öyle boşa çıkardı ki ABD Başkanı Trump bile Netanyahu'ya "İsrail tüm dünyayla savaşamaz..." demek zorunda kaldı.
En çarpıcı tablo da The Washington Post'un geçenlerde yaptığı anketle ortaya çıktı.
Söz konusu ankete göre ABD'li Yahudilerin yüzde 61'i İsrail'in Gazze'de savaş suçu işlediğini düşünüyor; yüzde 39'u ise doğrudan "soykırım" diyor. Yanlış anlaşılmasın, İsrail'e kökten karşı değiller. Tam aksine, yüzde 76'sı İsrail'in varlığını Yahudi halkı için hayati önemi haiz görüyor.